HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "FETÖ ile gerçek anlamda mücadele sadece bizim dönemimizde yapılmıştır. Ama şunu da söyleyeyim; biz de geç kaldık. Bu geç kalışın bedelini de maalesef ödedik" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yapılan 35. İl Müftüleri Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ ile mücadelenin devam edeceğini belirterek, ancak tehlikenin henüz geçmediğini belirtti. Din görevlilerinin 15 Temmuz gecesi verdikleri mücadeleye değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İmamlarımızın cunta heveslisi haysiyet fukaralarının saldırılarına aldırmadan okudukları ezan ve salalarla milletimizi kıyama çağırması bana göre darbenin en önemli dönüm noktalarından birisidir. O ihanet gecesinde 7’den 70’e, milletimizin yüreğinde direniş ateşini yakan kıvılcımlardan birisi de bu sala ve ezanlar oldu. Kalbindeki iman ve okunan salalardan güç alan bu millet tıpkı bir asır önce kurtuluş Harbi’nde olduğu gibi istiklaline ve istikbaline canı pahasına sahip çıktı. Milletin şahlanışı karşısında tanklar, uçaklar, ölüm kusan silahlar demirden bir yığına dönüştü. Gazilerimizin istisnasız hepsi darbecilerin ağır silahlarına meydan okurken, salalarla beraber Rabbimizin kalplerine indirdiği sekinetten ve inşirahtan bahsediyor. Darbecilere karşı sokağa çıkan vatandaşlarımız hissiyatlarını ‘o sala, ezan sesleri bizi aldı başka bir aleme götürdü’ diyerek anlatıyorlar. O gece her biri bir sütçü İmam’a dönüşen tim din görevlilerimizden Allah razı olsun” diye konuştu.
Mehmet Akif Ersoy’un ’in duasını okuyan Erdoğan, “Biz de 15 Temmuz destanımızla iftihar etsek te Rabbim bir daha bu milleti böyle bir destan yazmak zorunda kalmasın. Rabbim imamlarımızı gecenin karanlığında milleti kıyama çağıran salalar okuma mecburiyetinde koymasın diye dua ediyoruz” şeklinde konuştu. “Tarih ibret almayanlar için tekerrür eder” diyen ve Peygamber Efendimizin “Müslüman bir kez ısırıldığı delikten ikinci kez ısırılmaz” buyruğunu hatırlatan Erdoğan, “Bu meselede biz Müslümanlar için bir emir niteliğindedir. Özellikle sorumluluk sahiplerinin bu nebevi emre daha çok riayet etmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
"HEPİMİZİN ÜZERİNDE HASSASİYETLE DÜŞÜNMESİ GEREKEN BİR HUSUS”
FETÖ ihanet çetesinin 40 yıl boyunca devlet ve toplum yapısına sirayet edebilmesinin bu noktada bazı eksikliklerin olduğunu gösterdiğini söyleyen Erdoğan, “Bu örgütün oluşturduğu tehdidin uzun yıllar farkına varılamaması hepimizin üzerinde hassasiyetle düşünmesi gereken bir husustur. Nasıl solup ta böyle karanlık bir örgüt başındaki şarlatanın onca sapkınlığına, hezeyanına rağmen bu derece milletimizin inanç dünyasına etki edebilmiştir? Nasıl olup ta böyle menfur bir yapı körpe dimağları kendi insanına silah çekecek kadar gözü dönmüş mankurtlara dönüştürebilmiştir? Nasıl olup ta böyle şaibeli bir örgüt mütedeyyin insanların baskı ve zulüm gördüğü dönemlerde hiçbir sorun yaşamadan serpilip büyüyebilmiştir? Nasıl olup ta böyle bir örgüt dünyanın 160 ülkesinde nüfuz alanı edinebilmiştir? Aynı şekilde DEAŞ, El Kaide, Boko Haram, El Şebap nasıl İslam dünyasının gençleri arasında kısmen de olsa zemin bulabilmektedir? Bu sorulara verilecek samimi, cesur, hasbi cevapların sadece bu günümüz değil, asıl geleceğimiz adına çok önemli olduğuna inanıyorum” dedi.
“FETÖ İLE GERÇEK ANLAMDA MÜCADELE SADECE BİZİM DÖNEMİMİZDE YAPILMIŞTIR”
“FETÖ bir sebep değil, arızi bir sistemin ürettiği sonuçtur. FETÖ milleti ile kavgalı, vatandaşına tepeden bakan, kendi insanını ötekileştiren çarpık sistemin neden olduğu bir hastalıktır” açıklamasında bulunan Erdoğan, bu hastalığın devlet ve toplum bünyesine nüksetme durumunun ise iddia edildiği gibi değil, oldukça eski olduğunu söyledi. Erdoğan, “FETÖ 1970’lerin ortalarında bünyeye girmiş, 40 yıl boyunca o bünyede sinsi bir şekilde büyümüş, palazlanmış, vücudun farklı organlarına bulaşmış habis bir urdur. Daha geriye gidersek bu örgüte ilham veren pek çok hastalıklı örnek te bulabiliriz. Örgüt 40 yıllık dönemde en güçlü desteği 12 Eylül darbesi ile 28 Şubat müdahalesinin faillerinden görmüştür. Demokrasinin askıya alındığı, meşru siyaset zemininin daraldığı, devletin kapılarının milletin evlatlarına kapandığı bu iki karanlık dönem FETÖ’ye istismar edeceği son derece mümbit bir ortam sunmuştur. Özellikle 28 Şubat döneminde imam hatip okullarının kapısına kilit vurulması, milletimizin inancını yaşamasını engellemeye yönelik mübadeleler FETÖ’ye arayıp ta bulamadığı fırsatları vermiştir. Örgütün bu iki dönemin sonunda serpilip büyümesi asla tesadüf değildir. Bu zat, acaba kendisinin peşine takılanlara hiçbir zaman imim hatipleri tavsiye etmiş midir? İmam hatiplere gitmelerine imkan vermemiştir. Çünkü hesap, dert başkaydı. Bilakis her iki dönem örgütün devlete sızma faaliyetlerine çarpan etkisi yapmıştır. Bu gün bizi FETÖ ile mücadelede eleştirenler o günlerde bu karanlık örgütün adeta önünü açacak politikaların en büyük destekçileridir. Zevahiri kurtarmak kabilinden yapılanlar dışında bizim dönemimize kadar örgüte yönelik doğru dürüst hiçbir operasyon düzenlenmedi. FETÖ ile gerçek anlamda mücadele sadece bizim dönemimizde yapılmıştır. Ama şunu da söyleyeyim, sizde geç kaldık. Bu geç kalışın bedelini de ödedik. 7 Şubat MİT krizi ile hayata geçirilen önlemler FÖTÖ virüsünün farkına varılmasını sağlamış, bünyede daha fazla yayılmasına engel olmuştur. Örgüt ön önemli finans ve insan kaynağı olan dershanelerin kapatılmasına karşı cevabını 17-25 Aralık girişimi ile vermiştir. Yıllık kaynağı eski para ile 2 milyar. Amerika’da carter schoollardan elde ettiği gelir yılda yaklaşık 800 milyon dolar. Bunun arkasında nelerin olduğunu lütfen anlayalım. Bunu biz Amerika&r
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "FETÖ ile gerçek anlamda mücadele sadece bizim dönemimizde yapılmıştır. Ama şunu da söyleyeyim; biz de geç kaldık. Bu geç kalışın bedelini de maalesef ödedik" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yapılan 35. İl Müftüleri Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ ile mücadelenin devam edeceğini belirterek, ancak tehlikenin henüz geçmediğini belirtti. Din görevlilerinin 15 Temmuz gecesi verdikleri mücadeleye değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İmamlarımızın cunta heveslisi haysiyet fukaralarının saldırılarına aldırmadan okudukları ezan ve salalarla milletimizi kıyama çağırması bana göre darbenin en önemli dönüm noktalarından birisidir. O ihanet gecesinde 7’den 70’e, milletimizin yüreğinde direniş ateşini yakan kıvılcımlardan birisi de bu sala ve ezanlar oldu. Kalbindeki iman ve okunan salalardan güç alan bu millet tıpkı bir asır önce kurtuluş Harbi’nde olduğu gibi istiklaline ve istikbaline canı pahasına sahip çıktı. Milletin şahlanışı karşısında tanklar, uçaklar, ölüm kusan silahlar demirden bir yığına dönüştü. Gazilerimizin istisnasız hepsi darbecilerin ağır silahlarına meydan okurken, salalarla beraber Rabbimizin kalplerine indirdiği sekinetten ve inşirahtan bahsediyor. Darbecilere karşı sokağa çıkan vatandaşlarımız hissiyatlarını ‘o sala, ezan sesleri bizi aldı başka bir aleme götürdü’ diyerek anlatıyorlar. O gece her biri bir sütçü İmam’a dönüşen tim din görevlilerimizden Allah razı olsun” diye konuştu.
Mehmet Akif Ersoy’un ’in duasını okuyan Erdoğan, “Biz de 15 Temmuz destanımızla iftihar etsek te Rabbim bir daha bu milleti böyle bir destan yazmak zorunda kalmasın. Rabbim imamlarımızı gecenin karanlığında milleti kıyama çağıran salalar okuma mecburiyetinde koymasın diye dua ediyoruz” şeklinde konuştu. “Tarih ibret almayanlar için tekerrür eder” diyen ve Peygamber Efendimizin “Müslüman bir kez ısırıldığı delikten ikinci kez ısırılmaz” buyruğunu hatırlatan Erdoğan, “Bu meselede biz Müslümanlar için bir emir niteliğindedir. Özellikle sorumluluk sahiplerinin bu nebevi emre daha çok riayet etmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
"HEPİMİZİN ÜZERİNDE HASSASİYETLE DÜŞÜNMESİ GEREKEN BİR HUSUS”
FETÖ ihanet çetesinin 40 yıl boyunca devlet ve toplum yapısına sirayet edebilmesinin bu noktada bazı eksikliklerin olduğunu gösterdiğini söyleyen Erdoğan, “Bu örgütün oluşturduğu tehdidin uzun yıllar farkına varılamaması hepimizin üzerinde hassasiyetle düşünmesi gereken bir husustur. Nasıl solup ta böyle karanlık bir örgüt başındaki şarlatanın onca sapkınlığına, hezeyanına rağmen bu derece milletimizin inanç dünyasına etki edebilmiştir? Nasıl olup ta böyle menfur bir yapı körpe dimağları kendi insanına silah çekecek kadar gözü dönmüş mankurtlara dönüştürebilmiştir? Nasıl olup ta böyle şaibeli bir örgüt mütedeyyin insanların baskı ve zulüm gördüğü dönemlerde hiçbir sorun yaşamadan serpilip büyüyebilmiştir? Nasıl olup ta böyle bir örgüt dünyanın 160 ülkesinde nüfuz alanı edinebilmiştir? Aynı şekilde DEAŞ, El Kaide, Boko Haram, El Şebap nasıl İslam dünyasının gençleri arasında kısmen de olsa zemin bulabilmektedir? Bu sorulara verilecek samimi, cesur, hasbi cevapların sadece bu günümüz değil, asıl geleceğimiz adına çok önemli olduğuna inanıyorum” dedi.
“FETÖ İLE GERÇEK ANLAMDA MÜCADELE SADECE BİZİM DÖNEMİMİZDE YAPILMIŞTIR”
“FETÖ bir sebep değil, arızi bir sistemin ürettiği sonuçtur. FETÖ milleti ile kavgalı, vatandaşına tepeden bakan, kendi insanını ötekileştiren çarpık sistemin neden olduğu bir hastalıktır” açıklamasında bulunan Erdoğan, bu hastalığın devlet ve toplum bünyesine nüksetme durumunun ise iddia edildiği gibi değil, oldukça eski olduğunu söyledi. Erdoğan, “FETÖ 1970’lerin ortalarında bünyeye girmiş, 40 yıl boyunca o bünyede sinsi bir şekilde büyümüş, palazlanmış, vücudun farklı organlarına bulaşmış habis bir urdur. Daha geriye gidersek bu örgüte ilham veren pek çok hastalıklı örnek te bulabiliriz. Örgüt 40 yıllık dönemde en güçlü desteği 12 Eylül darbesi ile 28 Şubat müdahalesinin faillerinden görmüştür. Demokrasinin askıya alındığı, meşru siyaset zemininin daraldığı, devletin kapılarının milletin evlatlarına kapandığı bu iki karanlık dönem FETÖ’ye istismar edeceği son derece mümbit bir ortam sunmuştur. Özellikle 28 Şubat döneminde imam hatip okullarının kapısına kilit vurulması, milletimizin inancını yaşamasını engellemeye yönelik mübadeleler FETÖ’ye arayıp ta bulamadığı fırsatları vermiştir. Örgütün bu iki dönemin sonunda serpilip büyümesi asla tesadüf değildir. Bu zat, acaba kendisinin peşine takılanlara hiçbir zaman imim hatipleri tavsiye etmiş midir? İmam hatiplere gitmelerine imkan vermemiştir. Çünkü hesap, dert başkaydı. Bilakis her iki dönem örgütün devlete sızma faaliyetlerine çarpan etkisi yapmıştır. Bu gün bizi FETÖ ile mücadelede eleştirenler o günlerde bu karanlık örgütün adeta önünü açacak politikaların en büyük destekçileridir. Zevahiri kurtarmak kabilinden yapılanlar dışında bizim dönemimize kadar örgüte yönelik doğru dürüst hiçbir operasyon düzenlenmedi. FETÖ ile gerçek anlamda mücadele sadece bizim dönemimizde yapılmıştır. Ama şunu da söyleyeyim, sizde geç kaldık. Bu geç kalışın bedelini de ödedik. 7 Şubat MİT krizi ile hayata geçirilen önlemler FÖTÖ virüsünün farkına varılmasını sağlamış, bünyede daha fazla yayılmasına engel olmuştur. Örgüt ön önemli finans ve insan kaynağı olan dershanelerin kapatılmasına karşı cevabını 17-25 Aralık girişimi ile vermiştir. Yıllık kaynağı eski para ile 2 milyar. Amerika’da carter schoollardan elde ettiği gelir yılda yaklaşık 800 milyon dolar. Bunun arkasında nelerin olduğunu lütfen anlayalım. Bunu biz Amerika&r