Vehhabiler kendilerini Ahmed İbn-i Hanbel mezhebinde saydıkları için, Ahmed İbni Hanbel hazretleri bir milyon hadisin hafızı ve ravisi ve şiddetli olan Hanbeli mezhebinin reisi ve Halk-ı Kuran meselesinde cihanpesendane (dünya çapında takdir görüp, beğenilmek derecesinde) bir salabet ve metanet sahibi bir zat olduğundan, O’nun bir derece zahiri ve mutaassıbane (ayet ve hadislerin ilk akla gelen zahir manalarına sıkı sıkıya bağlı kalan tarzları) ve Alevilere karşı muhalefetkarane (Ehl-i Şia’ya karşı en muarız bir mezhep olma hususiyetine haiz olan) mezhebinden din namına istifade edip bir kısım evliyanın türbelerini tahrip ediyorlar.
(Derinden Derine işleyen Hz. Ali(R.A) muarızlığını hayata geçirilmede en uygun ve elverişli buldukları Hanbeli mezhebini ve mezhebin pek çok meziyetleri mümtaz, fazıl reisini kullanarak, onun gölgesinde faaliyet gösteriyorlar. Din adına ve Hanbeli mezhebine mensubiyet namına hareket ettiklerini görüntüsü vererek içten içe besledikleri adavet duygularını pratiğe dökmeye çalışmışlardır.)
Kendilerini haklı zannediyorlar. Hâlbuki bir dirhem hakları varsa bazen on dirhem ilave ediyorlar. Vehhabilerin seyyiat ve tahripleriyle beraber medarı şükran bir cihetleri var ki, o çok mühimdir. Belki onların tahripkarane olan seyyiatlarına mukabil o cihettir ki onları şimdilik muvaffak ediyor.
O muvaffakiyeti imkân sağlayan cihette şudur ki, namaza çok dikkat ediyorlar. Şeriatın ahkâmına tatbik-i hareket ediyorlar. (Bizzat bireysel manada İslami yaşamada, yaşayışlarını İslamiyet'in esasına uydurmada çok dikkat, gayret ve hassasiyet gösteriyorlar.) Başkaları gibi lakaytlık etmiyorlar. Güya dinin taassubu namına tecavüz ediyorlar. (Tahribat ve tehacümatlarını dinin esaslarına bağlılık adına yapıyorlar.)
Başkaları gibi dinin ehemmiyetsizliğine binaen şeair-i dini tahrip etmiyorlar. Hem Vehhabilik az bir fıkradır. Koca Âlem-i İslam’ın havz-ı kebiri içinde ya erir. Ya da itidale gelir. Nitekim hal-i hazırda eski sertliklerini terk ettikleri görülen ve bilinen bir husustur.
Çünkü membaı hariçte değil ki Âlem-i İslam’ı bulandırsın. Menbaı dışarda olsaydı çok düşündürecekti. (Hariçten müdahaleler olmuşsa da esas itibariyle İslam toplumunun bağrından çıkmış olduğundan ve en azından İslami gayretlerle hareket etme adı altında icrayı faaliyette bulunduklarından tahribatları kısmen sınırlı kalmıştır.