Tesbihte öyle; asrısaadette sayı olarak muhafaza edilmesi gereken zikir ve tesbihatın sayısı ve miktarı şaşırmamak adına taşlar ve hurma çekirdekleri kullanılıyordu. Tesbihte o uygulamanın geliştirilmiş ve kolaylaştırılmış, pratik hale getirilmiş şeklinden başka bir şey değildir. Meselenin şeklinden çok ruhuna ve mahiyeti dikkat etmek gerekir. Bir şeyin ruhu ve mahiyeti İslam'a uygun, Kur'an'a ve sünnete mutabıksa şekli farklılıklara her zaman takılmamak gerekir. Yoksa işin içinden çıkılamaz ve çelişkiler içinde bocalamaktan kurtulamaz hale düşeriz.
Bid’at görüntüsünde olduğu halde vacip derecesinde ehemmiyet arz eden uygulamalar bile var. Mesela en başta Kur’an-ı Kerim’i toplayıp bir kitap haline getirilmesi, Rasülullah’ın (S.A.V) vefatından sonra gerçekleştiği için zahiren bid’at gözüküyor. Fakat bütün sahabenin ittifak ve tasvibi ile gerçekleştirilen dini bir vazife olmuştur. Kitap telif etmek, hele İslamiyet'e zarar veren yanlış fikir akımları durduracak, İslam'ın gizli açık düşmanlarını susturacak kitaplar kaleme almak vacip boyutunda dini bir vazife olarak kabul edilmiştir. Asrısaadette bunlar tam tamına olduğu gibi yoktu diye bu vazifeler ihmal edilirse, İslam adına ortaya çıkacak yıkımları tahmin bile edemeyiz.
İşte kendilerini Hanbeli mezhebine mensup ve İbn-i Teymiye taraftarı olarak tanıtan Vehhabiler, bit’atlerle savaşıyoruz adı altında maksatlarını çok çok açan müfrit davranışları sebebiyle İslam âleminde ciddi sıkıntılara neden olmuşlardır. Bahusus muhaliflerine karşı gösterdikleri sert hareketler, bit’at diye bir kısım mubah uygulamalara hücum etmeleri, kendi görüşlerine aşırı derece bağlılık göstermeleri, hele karşılarına çıkan her engeli fikir yoluyla değil kaba kuvvetle, silah zoruyla aşmaya ve yıkmaya çalışmaları haklı olarak muarızlarının çoğalmasına neden teşkil etmiştir.
Vehhabiler, Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklanmışlar ve şiddetli savaşlara girişmişlerdir. Bir ara Osmanlılar Mısır valisi Mehmet Ali Paşa'dan yardım istemişler, binnetice Mısırlı askerlerin eliyle Vehhabilere şiddetli bir darbe indirilerek çıktıkları Necid bölgesi sınırlarında yeniden mahkûm edilmişlerdir. (Devam edecek...)