Süreyya SALTIK

Süreyya SALTIK


VEHHABİLİĞİN KISA TARİHÇESİ VE GERÇEK MAHİYETİ (2)

10 Şubat 2017 - 16:23

Bugünkü Suudi Arabistan Krallık ailesinin dedesi olan Muhammed Bin Saud (Öl. 1179 H. 1766 M.) Muhammed Bin Abdulvahhab’ın eniştesi idi. Bu şahıs güçlü bir cengâver olup İbn-i Teymiye’nin görüşlerini yaymak ve himaye etmek için bir takım silahlı mücadelelere girişmiştir. Çünkü o bu hareketin sünnet olduğuna inanıyordu. Belki de burada siyasi gaye ve arzularla dine hizmet iddiası ile ortaya çıkmış dini bir cereyanı destekleme işi, iç içe girmiş ve bu iki unsur yekdiğerine yardımcı olmuştur. Böylece İbn-i Teymiye’nin kabir ve türbelerinin hatta Rasülullah’ın (S.A.V.) mübarek kabri şerifinin ziyareti ile ilgili görüşlerini hayata geçirmeye çalışan küçük bir devlet teşekkül etmiştir.
Bunlar sünnet-i seniyyeye hizmet ediyoruz adı altında bütün bid’at gördükleri uygulamalara karşı amansız bir mücadeleye gelişmişlerdir. Bu meyanda Şiilere ait mescitleri yakmışlar, camilere minare ilave edilmesini, namazdan sonra tesbih kullanılmasını yasaklamışlardır. Her şeyi İslam'ın ilk asrında ki sadeliğine götürmek için uğraşmışlar ve çevrelerindeki Müslümanları ikna ederek kendilerine yardımcı yapmışlardır.
O zaman çevrelerindeki Müslümanlar İslami ilim ve kültürle ve yeterince donanımlı olmadıklarından kolay ikna olmuşlar. Yerine göre kaba kuvvete dayalı mücadelelerle kolaylıkla Vahhabi taraftarlarının yanına yer alabilmişledir.
 Efendimiz (A.S.M) “Hikmet müminin yitiğidir. Nerede bulursa onu almaya herkesten daha çok layıktır.” (Keşfül Hafa) buyurmuşlardır. Yani İslam'ın ruhuna ve esaslarına aykırı olmayan bilim, fen teknik, sanat, teknoloji kazanımlar ve benzeri İslam'ın reddettiği şeyler değil, belki tavsiye ettiği şeylerdir. Yasaklanan bid’atler sünnete aykırı olan, İslam'ın ruhuna, Kur'an'ın esasatına tabi olmayan uygulamalardır.
İslamiyet, faydalı olup bireyin İslami yaşayışına zarar getirmeyen şeyleri ya sarahaten tavsiye etmiş veya zımnen işaret yoluyla o faydalı şeyi tavsiye etmiştir. Mesela minare asrısaadette yoktu. Ama buna işaret olarak kabul edilebilecek tavsiye ve uygulamalar vardı. Yüksek bir yerde ezanın okunması, sesin daha gür çıkıp daha geniş alanlara işitilmesini sağlamak adına kulakların bir şekilde kapatılarak ezan okunması, ezan sesini mümkün mertebe en uzun mesafelere çok sayıda ibadullahın duymasıyla ilgili teşvikler, tavsiyeler ve müjdeler hep minareye işaret olarak kabul edilebilecek hususlardır. Çünkü minare söz konusu maksat ve maslahatların teminine en üst düzeyde hizmet eden bir uygulamadır. (Devam edecek)
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum