Şu muhakkak ki orucun, hakiki şükürle tanışıp, buluşmak da çok büyük önemi ve rolü vardır. Bunun nasıl olduğunu Ramazan risalesinin ikinci nüktesinden okuyup görelim.
İkinci nükte: Ramazan-ı Mübarek’in savmı (nice bereketlerin menbaı olan Ramazan orucu) Cenab-ı Hakk'ın nimetlerinin şükrüne baktığı cihetle çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki; birinci sözde denildiği gibi bir padişahın matbahından (mutfağından) bir tablacının (ulağın) getirdiği taamlar (yemekler) bir fiyat ister.
Tablacıya (aracı mesabesindeki hizmetliye) bahşiş verildiği halde, çok kıymetdar olan nimetleri kıymetsiz zannedip onu in’am edeni (göndereni tanımamak) nihayet derecede bir belahet (ahmaklık, insafsızlık ve nankörlük) olduğu gibi Cenab-ı Hakk envai nimetini (binbir çeşit nimetlerini) nev’i beşere (insanın faydalanması için) zemin yüzünde neşretmiş. Ona mukabil o nimetlerin fiyatı olarak şükür istiyor. (İnsana verilen göz, kulak, akıl vb. maddi-manevi cihazatların her biri trilyonluk nimetlerdir.
Zira trilyonlar verilse bu nimetler gözden çıkarılamaz. Halbuki yüce Allah (c.c) bu trilyonluk nimetlere karşılık başka bir şey değil, sadece şükür istiyor. Yani bu nimetlerin çarçur edilmemesini emr-i İlahiye ve Rıza-i Bariye uygun şekilde kullanıp değerlendirilmesini istiyor.
Mesela, göz çok kıymetdar bir cihaz-ı insani Allah’u Teala bu nimetin şükrü olarak yerli yerince kullanılmasını istiyor. Faydalı kitaplar mütalaa etmek, Kuran'ı Kerim'i tilavet etmek, eşya ve hadiselere ibret gözüyle bakmak vb. faydalı işlerde kullanmakla bu nimetin şükrü eda edilmiş olur. Aksi halde emanet olarak verilmiş bu nimet ve imkanlara ihanet edilmiş olur.
Diğerleri de buna keza) o nimetlerin zahiri esbabı ve ashabı (nimetlerin dağılımında ve yek diğerlerine ulaşmasında bir nevi postacılık yapan zahiri sebepler) tablacı (aracı, ulak) hükmündedirler. O tablacılara bir fiyat veriyoruz. Onlara minnettar oluyoruz. Hatta müstahak olmadıkları (hak etmedikleri) pek çok fazla hürmet ve teşekkürü ediyoruz.
Halbuki mün’imi hakiki (nimetlerin gerçek sahibi Cenab-ı Hakk) o esbabtan hadsiz derecede o nimet vasıtasıyla şükre layıktır. (Aracı mesabesinde sebeplere bir teşekkür ediyorsak müsebbibül esbab olan yüce Allah'a binlerle şükür etmek iktiza eder, hakkaniyet bunu gerektirir.)
İşte ona teşekkür etmek o nimetleri doğrudan doğruya ondan bilmek ve nimetlerin kıymetini takdir etmek (bilmek) ve nimetlere kendi ihtiyacını hissetmekle (o nimetlere ne kadar muhtaç olduğunu ciddi bir şekilde düşünüp idrak etmekle) olur.