O Efendiler Efendisi (A.S.M): “Gençlerin ibadeti Allah (C.C) katında daha sevimlidir.” Keza: “İbadetle gençlik dönemini değerlendirmiş olan kimse kıyamet gününde arşın gölgesinde olur.” buyurarak gençleri onure etmiş. Yine: “Gençlik cünûndan (delilikten) bir şubedir.” buyurarak gençlere karşı olabildiğince anlayışlı ve hoşgörülü olmanın yollarını açmıştır.
“Saçını, sakalını yolumda ağartmış kulumu cehenneme atmaktan haya ederim.” Kudsi hadisi ile yaşlılar için müjde ve rahmet kaynağı olmuş, “Fakirler zenginlerden 500 sene önce cennete girecekler.” buyurarak keza “Yarabbi! beni fakirlerle beraber haşret.” diye dua ederek fakir fukaraya mevcut halleri dairesinde mutlu olmanın kapısını aralamıştır. Ayrıca sadaka kavramının kapsamını kötülükten el çekmeye, güler yüzlü ve tatlı sözü olmaya hatta –yapamasa da- güzel şeyler yapmayı tasarlamaya kadar çok geniş boyutlara taşıyarak, isteyen herkese mevcut imkanları çerçevesinde hayır yapma ve sevap kazanma yolları açmıştır.
Bela ve musibetlerin kabul -sabredilmesi halinde- günahlara keffaret olacağını, bütün hastalık ve sıkıntıların manevi, uhrevi çok kazançlara medar olacağını nazarlara vererek musibetzedelere rahmet ve müjde kaynağı olmuş, ayrıca belâlara sabredebilmenin manevi güç ve dinamizmini müsait kalplere telkin eylemiştir.
Şu Hadis-i Şeriflere bir bakalım Tirmizi'nin kaydettiği bir Hadis-i Şerif şöyledir: “Erkek olsun kadın olsun bir Mü'minin Rabbine günahsız, tertemiz kavuşuncaya kadar kendisinden, çoluk çocuğundan ve malından bela, musibet eksik olmaz.” Buhari ve Müslim'de geçen bir Hadis-i Şerif'te de Aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuşlar.
“Herhangi bir Müslümanın başına yorgunluk, hastalık, düşünce, keder, acı ve kaygıdan, (eline, ayağına) diken batması ne kadar her ne gelirse Allah bunları o Müslümanların hatalarına keffaret yapar. (Günahlarından arındırır.) Buhari de geçen şu Hadis-i Şerif'te müjde ve tesellinin boyutlarını adeta zirvelere taşıyor. (Devam edecek…)