Süreyya SALTIK

Süreyya SALTIK


NAMAZI MUHAFAZA ETMEK

05 Kasım 2016 - 00:02

Asrın manevi tabibinin, asrın şartlarına göre yazdığı bir kurtuluş reçetesi var. “Kebair (büyük günahları) terk, feraizi (farz olan dini vazifelerini) ifa, bilhassa beş vakit namazı huşu içinde eda, sünneti seniyyeye ittiba ve namazların sonundaki tesbihata devam.
Namaz, merkezi bir öneme haiz olduğundan ve namazı hakkıyla eda edilmesi halinde diğer esaslarında yerine gelme ve getirilme noktasında, tabiri caizse adeta sıraya gireceklerini düşündüğümüzden öncelikle namazı ele almış olduk. Evet! Kuranı Kerim'de en çok bahis konusu edilen ibadet vazifelerini başında namaz gelir. Bir Ayet-i Kerimede mealen “Elbette Allah'ı anmak (yani namaz kılma her şeyin üstünde) en büyük bir vazife-i diniyye ve insaniyedir.” Buyurmaktadır. Yine “Ey iman edenler! Allah yolunda selamet ve emniyetle seyran edebilmek ve her meselede başarıyla tanışıp, buluşabilmek için sabır ve namazla birlikte Allah'tan yardım isteyin. Gerçi bu (dua ve namaz ve sabır üçlüsünün teşkil ettiği formül refakatinde hayatı idame ettirmek) nefislere ağır gelen bir husustur. Fakat Allah'a karşı derin saygı besleyen haşyet sahibi kimselere ağır gelmez. O haşyet sahipleri ki Rablerine kavuşacaklarına ve ona dönüp hesap vereceklerini kesin olarak inanırlar.” Buyurulmakta. Buna göre namaz, her başarının ve dünyevi ve uhrevi her maksada nail olmanın olmazsa olmaz bir şart olmaktadır.
 Aleyhisselatu vesselam Efendimiz de “Namaz dinin direğidir. Onu yerine getiren dinini ayakta tutmuş, kılmayan da yıkmış olur. Yine “Ahirette ilk hesap namazdan olacaktır. Namaz hesabı düzgün geçen kimsenin diğer hesapları da düzgün geçer. Namaz hesabı zor ve bozuk geçen kimsenin diğer hesapları da öyle zor ve meşakkatli geçer.” buyrulmuştur ki bu ve benzeri rivayetlerden namazın merkezi bir ehemmiyete haiz olduğunu anlamaktayız. Onun için bütün dikkat ve gayretimizi bezlederek(ortaya koyarak) namaza yoğunlaşmamız ve namazı muhafaza edilmişlik vasfına uygun düşecek şekilde eda etmemiz icap etmektedir. Bu gayretimizin gözetilen hedefe ulaşması için de gerekli bilgilerin ışığı altında bu yolculuğun devam etmesi, ettirilmesi gerekir. O itibarla öncelikle bu yolun bilgileriyle donanımlı hale gelmek, sonra da bunları dikkatle uygulamak gerekiyor.
Allah-u Teâlâ “Ey Musa! Beni anmak için namaz kıl” buyuruyor. Demek ki namaz kılmada ki asli maksat, Hak Teâlâ'yı anmaktır. Anmak yoksa o takdirde namaz, maksut olan (gözetilen) asli gayenin gerisinde kalmış olur. Gaflet içinde kılınan bir namazla da Allah-u Teâlâ'yı anmış olmak söz konusu olmayacağına göre namazımızı mutlaka Allah'ı anmak gayesine pervaz ettirecek bir keyfiyete kavuşturmamız gerekmektedir.  Yoksa belki borcumuzu ödemiş oluruz ama hepsi o kadar. Fikren ve ruhen olgunlaşmak, manen Allah'a yaklaşmak, günahlardan ve kötü alışkanlıklardan uzaklaşmak gibi nice maslahatlar, manevi kazanç ve kazanımlar gafletle kılınan bir namaza bağlı olarak gerçekleşmeyecektir. (Devam edecek...)
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum