Şeytanın bitmez tükenmez tuzakları ile ilgili bir örnek vermek de ilk defa edeceğiz. Onun mühim tuzaklarından biri insanı ibadetten alıkoymaya çalışmaktır. Sırf bu yolda kullandığı pek çok tuzakları vardır. Biri de şudur. İnsana gelir derki; Allah'ın senin ibadetine ihtiyacı mı varki O’na ibadet için onca zahmete katlanacaksın. Şeytandan ders alan nice insi şeytanların bu ve benzeri sorularla özellikle gençlerin kafasını karıştırmaya çalıştıkları bir vakıadır.
İblisin o tuzağına verilecek cevap şudur. Evet Allahu Teala'nın benim ibadetimi ihtiyacı yok. O’nun hiçbir şeye ihtiyacı yok. Ama benim ibadete ihtiyacım var. Şöyleki bir hasta doktora gider. Doktor onu muayene eder, teşhisini koyar, gerekli ilaçları yazar, icap eden tavsiyeleri yapar. Şimdi düşünelim. Hastanın doktora: “Senin bu ilaçları yazmaya ve bu tavsiyeler yapmaya ne ihtiyacım varki bunları yapıyorsun.” demeye hakkı var mıdır? Yoktur. Zira sorusunun cevabı hazırdır. Evet doktorun ilaç yazmaya ve tavsiyelerde bulunmaya ihtiyacı yoktur. Fakat hastanın o ilaçları kullanmaya ihtiyacı vardır. Çünkü hastadır iyileşmeye ihtiyacı vardır. İyileşmesi de doktorun önerilerini yerine getirmeye bağlıdır. Bunun gibi her insan manen hastadır. Manevi hastalıklarından kurtulmaya ise bedeni hastalıklarından şifa bulmaya olan ihtiyacından daha fazla ihtiyacı vardır. Çünkü bedeni hastalıklar şu kısacık dünya hayatında insana zarar ve sıkıntı verirler. Geçici sıkıntılara sabır edilmesi halinde bu fani sıkıntılar ebedi kazançları ve sermediği mükafatları netice verirler. Ama kalbin hastalıklı haletleri tedavi edilip -Biiznillah- şifaya kavuşturulmazsa insanın çok uzun olan ebedi ahiret hayatı harap olmaya ve kararmaya mahkum olarak olur ki bundan Allah'a sığınırız.
İnsanın manevi hastalıklarından arınmasını perhiz yapmayı gerektiren hastalıklardan kurtulması gibidir. Mesela şeker hastalığının kontrol altında tutabilmesi, dolayısıyla zararsız hale getirilip risk faktörü olmaktan çıkarabilmesi için gerekli ilaçları kullanmanın yanı sıra icab ettirdiği şekilde perhiz yapmak gerekir. Birini yapsa diğerini yapması iyileşme sürecine giremez. Bunun gibi manevi hastalıklardan korunup kurtulmanın da iki boyutu var.
1-Masiyetten (kötülüklerden) sakınmak.
2-İbadet ve salih amellere sarılmak.
Kötülüklerden sakınmak perhiz yapmak gibidir. İbadet vazifelerini yerine getirmekte ilaç kullanmaya benzer. Binaenaleyh ibadet hayatına giriş veya dönüş yapmadan kalbin taşıdığı hastalıklı halleri tasallutundan kurtulmak mümkün değildir.
O itibarla bir taraftan büyük bir dikkat ve gayretle günahlardan sakınarak, diğer taraftan ibadet görevlerini titizlikle yerine getirerek kalp ve gönül dünyamızı steril hale getirmemiz icab etmektedir. Mehmet Akif'in dediği gibi: “Yol varsa budur, bilmiyoruz başka çıkar bir yol.”
Selam ve dua ile…