Allah Elçisi(A.S.M)her konuda olduğu gibi hoşgörü meselesindede bize en güzel örnekleri miras bırakmıştır.Pekçok örnekten biride şudur.Hazreti Enes (R.A)anlatıyor:Bir gün Rasurullah (A.S.M) beni bir yere göndermek istedi.Ben gitmek istemedim.Bir şey demedi.Sonra evden çıktım.Evin önünde dolaşmaya başladım.Birden Allah Elçisini(A.S.M)ensemden tuttuğunu hissettim.Dönüm baktım.Yüce Rasul(A.S.M)gülümsüyordu.Dedi ki:Haydi Enes!Gitte şu işi görü ver.Peki deyip hemen gittim ve Rasurullah’ın dediği işi yaptım.Hz. Enes(R.A)der ki:7 sene Allah Rasulüne(S.A.V)hizmet ettim.Yaptığım yada yapmadığım bir şey için beni hiç azalamadı.
Mevzuyu Lem’alardan bir bölümle nihayetlendirelim.Cenab-ı Hak haşırda adalet –i mutllaka ile mizan-ı ekberde a’mali mükellefini(sorumlu kullarının amellerini)tarttığı zaman hasenatı seyyiata galibiyeti ve mağlubiyeti noktasında hükmeyler.(Yani iyiliklerinin kötülüklerine ağır basması veya hafif gelmesi keyfiyetine göre cennetlik-cehennemlik hükmünü verir).Hem seyyatın(kötülüklerin)esbabı çok,vücutları (meydana gelişleri)kolay olduğundan bazen bir tek haseneyle çok seyyatı örter.Demek bu dünyada o adalet-i ilahiyye noktasında muamele etmek gerekir.Eğer bir adamın iyilikleri fenalıklarını kemmiyeten(çokluk itibariyle)ve ya keyfiyeten(kıymet ve değer bakımından)galip gelse o adam muhabbete ve hürmete müstehaktır(sevgi ve saygı gösterilmeye layıktır.)Belki kıymetdar bir tek hasenesiyle çok seyyiatına nazar-ıatı ile bakmak lazımdır.(Mesela cömertlik hasletine sahip bir müslümanın bir çok hata ve yanlışlarına ve musamaha nazarı ile bakmak insaf dairesinde hareket etmenin gereğidir diye düşünmekteyiz.)Halbuki insan zulüm damarı ile şeytanın da telkini ile bir zatın yüz hasenatını bir tek seyyie(kötülük)yüzünden unutur,mü’min kardeşine adavet eder,günahlara girer.Nasıl ki bir sinek kanadı gözün üstüne bırakılsa koca bir dağı setreder,göstermez.Öyle de insan garaz damarıyla sinek kanadı kadar bir seyyie(kötülük)yüzünden dağ gibi hasenatını örter,unutur,mü’min kardeşine adavet eder.Hayat-ı iştimaiyede bir fesat aleti olur.(özetlersek):Allahü Teala Kıyamet Gününde Mizan-ı Ekber de kullarını iyilik ve kötülüklerini tartar.İyilikler ağır basarsa Cennetini alır.Kötülükler ağır basarsa Cehennemlikler arasıda yer almasına hükmeder.
İyilikleri daha coksa,kötülükleri adeta yok sayılıyor,nazar-ıitibara alınmıyor.ve bu tarz muamele ilahi adaletin gereği oluyor.Binaenaleyh bu dünyada ehl-i imanında aynı muamele tarzını izlemesi adalletin ve Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmanın bir gereği oluyor.
Şu bir gerçek ki kötülüklere meydan açan sebepler çok,fenalıkların vücut bulması da kolaydır.Öyle olunca bir tek değerli iyilik çok kötülüklerin silinmesine neden olabilmektedir.Nitekim “iyi huy,güzel ahlak suyun buzu erittiği gibi kötülükleri eritir” buyrulmuştur.Hakikat bu iken insan,garaz ve zulüm damarını tahrikiyle ve şeytanın iğvasıyla olması gerekenin tam tersi bir yol izleyebiliyor.Yani bir iyiliği yüzünden mümin kardeşinin çok kötülüklerini görmemezlikten gelmesi gerekirken,bir fenalığını bahane ederek din kardeşini çok iyilik ve meziyetlerini yok sayabiliyor;ve bu hastalıklı yaklaşım sebebiyle muhabbete layık din kardeşini çok haksız bir şekilde düşmanlığına muhatap yapabiliyor.Böylece sosyal hayatta bir fesat makinesi gibi çalışarak nice bozgunlara neden olabiliyor.
Unutulmamalı ki hoşgörü mekanizması,kişinin bizzat kendi hukukunun ihlal edildiği durumlarda işletilir,başkasının hukukunuı korumada adaletin gereği neyse o yapılır.
SELAM VE DUA İLE…