Şükrü SEVREN

Şükrü SEVREN


KÜRESEL GÜÇLERİN ÇOK EKSENLİ ORTA ASYA POLİTİKALARI

26 Ocak 2019 - 00:02

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin 1991 yılında yıkılıp, dağılmasıyla birlikte bağımsızlığını kazanan Orta Asya ülkeleri Mackinder’in Kara Hakimiyet Teorisinde ifade ettiği gibi Avrasya’nın merkezinde yer almaları ve Batıyı Doğuya bağlayan bir köprü vazifezi görmeleri hasebiyle oldukça önemli bir stratejik önemdedir.

Bundan ötürü bu bölge, küresel güçlerin rekabet alanlarından birisi olma konumunda bulunmaktadır. Yaklaşık İki yüzyıl önce Rusya ve İngiltere arasında yaşanan bölge üzerindeki “Büyük Oyun” adlı rekabet bugün ABD, Rusya ve Çin arasında devam etmektedir.
Bu üç küresel güç için bu bölge, jeopolitik, jeostratejik ve jeoekonomik anlamda oldukça büyük bir öneme haizdir. Rusya açısından Orta Asya bölgesi, tarihsel nüfuz alanı, doğal kaynakları ve yakın çevresi olması nedeniyle hayati derecede önemlidir.
İlaveten Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nde milyonlarca etnik Rus yaşamakta ve Rusça dili bu ülkelerde İngilizce gibi öğrenilmesi önemli bir dil olarak görülmektedir. Yaklaşık bin yıldır bölgeye yabancı kalan Çin’ın buraya nüfuz etmek Rusya’yı dengelemek açısından önemli bir konumdadır.

Diğer yandan Asya ve Avrupa arasında kuracağı yeni bir İpek Yolu ile Orta Asya’ya ilgi duyan Çin, büyüyen sanayisine enerji sağlamak ve bölgenin enerji kaynaklarından faydalanmak için de bölge ülkeleriyle temas halindedir.
ABD için ise Orta Asya Coğrafyası potansiyel ticari bir partner ve Afganistan’dan kaynaklanan terör tehdidi ile mücadele etmek için bir ön cephe konumundadır. Özellikle bölge, üzerinde üreteceği ve uygulayacağı politikalar ile hem Rusya’yı hem de Çin’i dengelemek adına önemli bir realite olarak ABD dış politikasında yer edinmiş durumdadır.
SSCB dağıldıktan sonra ABD-Rusya ilişkileri, yirmibirinci asrın ilk on yılına kadar iyi bir seyir izledi diyebiliriz. Daha sonra Rusya, gücünü arttırıp ABD ile rekabet edecek konuma geldiğinde 2010’lu yıllarda ilişkiler adeta Soğuk Savaş’ı anımsatan bir mahiyette seyretmeye başladı.
Ancak 2016 yılında Trump’ın başkan seçilmesiyle birlikte Rus Amerikan ilişkileri yeni bir boyut kazanmıştır. Trump ve Putin’in karşılıklı olarak sıcak mesajlar vermesi ve dünya rekabetinde Trump’ın Rusya ile dost Çin ile düşman bir politik stratejiyi benimsemesi yeni dönemde ilişkilerin gelişeceği seyri gösterir niteliktedir.

Diğer bir yandan Orta Asyalı Türk Cumhuriyetleri için ABD-Rusya ilişkilerinin gelişimi, Rusya’nın bölgeye daha fazla nüfuz etmesi anlamını da taşıyabilir. Zira Trump yönetimindeki ABD, Rusya’yı daha az tehdit edeceğinden ve bölgedeki varlığını sınırlamak adına daha az kaynak ayırabilir.
 Ancak bu bir varsayımdır. Çünkü ABD için Orta Asya, sadece Rusya odaklı bir bölge olmamakla birlikte aynı zamanda Çin’i sınırlayabilecek ve dengeleyebilecek bir bölge konumundadır. Bu nedenle ABD,  önümüzdeki günlerde bölgenin en büyük gücü Kazakistan ve bölgenin yükselen gücü Özbekistan ile daha iyi ilişkiler kurmak isteyecektir.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum