Şükrü OKUDAN

Şükrü OKUDAN


DÜNYAYI İDARE EDEN ŞİRKETLER - 13

25 Mayıs 2016 - 00:01

DÜNYANIN PAZARLANMASI – 2
                Gerçeğin yeniden düzenlenmesi, bir piyasa ekonomisinde tüketicinin karar verdiği ve piyasanın karşılık verdiği iddiasıyla başlar. Küçük alıcılar ve satıcıların dünyasında, bu doğru olabilirdi. Hiçbir ferdi satıcı, ürününü almak için uygun bir yeni kültür oluşturamazdı. Bu sadece günümüzde geçerli olan bir gerçek değildir. Bugünün şirketlerinin homojenize bir müsamaha kültürü oluşturmak üzere tüm toplumların değerlerini yeniden biçimlendirmek için hiçbir çekinceleri bulunmuyor.
                Tüketici kültürü, büyük ölçüde 19. Yüzyılın sonu ve 20. Yüzyılın başında perakende devlerinin satışa sundukları mallar için giderek artan bir talep oluşturabilmeleri için bu devlerin birbiriyle koordineli çabaları sonucu ortaya çıktı.
                Toplumun üretimine dayalı sosyal ekonomiden birincil olarak parasallaşmış bir ekonomiye dönüşüm, Amerika’da büyük şirketlerin tırmanışa geçtiği 1800’lerin ortalarında gerçekleşti. Ancak 1870 gibi geç bir tarihte, herhangi bir şirkette çalışan işçinin sayısı 10 kişiden daha azdı. Piyasalar ağırlıklı olarak yerel veya bölgesel kalmıştı ve işlerinin çoğunun sahip ve yöneticisi bireylerdi. Bu, Adam Smith’in idealine yakın kalmaya devam eden bir dünya idi.
                Küresel şirketler dünyanın dört yanına ulaştıkça, kendileriyle birlikte sadece yerleşik ürünler ve marka isimlerin değil, aynı zamanda onların gözde medyaları ve dokundukları her kültürü sömürgeleştirdikleri gelişmiş pazarlama yöntemlerini ortaya çıkardılar.
                Atlantic Monthly’de yayımlanan ekonomik bütünleşmenin yararlarına ilişkin makalesinde Akio Morita, farklı kültürleri ticarette bir engel olarak belirlemişti. Tüketici kabulünü kazanmak için yerel zevkler ve kültürel farklılıklara saygı duyulması gereği, küresel pazarlama kampanyalarını büyük ölçüde zora sokmaktadır. Şirket pazarlamacılarının hayali, markalara sadakat etrafında birleşmiş, aynı reklamın kopyasını Paris ve New York’ta olduğu gibi Kuala Lumpur’dada kullanarak ürünlerini satmasına imkan verecek küresel bir tüketim kültürü oluşturulmasıdır.
                Çevresel bilince sahip vatandaşlarla karşılaşmanın kaçınılmazlığıyla karşı karşıya kalan şirketler kendilerini çevreci göstererek, problemi ve onun çözümlerini şirket hedeflerini destekleyecek biçimlerde tanımlamaya çalışarak karşılık verdi. Mobil’in eğitime verdiği bir katkı! da, sınıflarda kullanılmak üzere hazırlanmış olan ve plastiğin toprağa atılabilecek en iyi artık olduğuna ilişkin çığırtkanlık yapan bir videodur. Bir GM (General Motors) videosunda ise, ağaç dikimini ve geri dönüşümünü teşvik ediyordu. Tütün şirketleri, sigara içmenin sağlıklarına zararlı olduğuna ilişkin iddiaların bilimsel bir zemini bulunmadığına halkı ikna etmek için milyarlarca dolar harcıyor, silah üreticileri silah kontrollerine karşı çaba gösteriyor,
Kimyasal şirketler zehirli atıklarını hukuk dışı biçimde boşaltıyor, ilaç şirketleri tekelci fiyatlandırma yapıyor, otomotiv üreticileri emisyon standartlarıyla mücadele ediyor… Bu hergün devri daim oluyor. Şirketlerin bunun aksine tüm iddialarına karşın Business Week’te bir yazıda şöyle yazmaktadır: “Modern çok uluslu şirketler özel kurumlar değillerdir. Onlar, hükümetleri birbirine karşı kullanacak, fiyatları ve vergileri asgarileştirmek için değiştirecek, fikirleri etkilemeye çalışacak ve rekabetçiliklerini sürdürmek için işleri dışarıya ihraç edecek veya teknolojiyi geri çekeceklerdir”.
                Uluslararası şirketlerin küresel vizyonunun mimarları, dünyanın en güçlü şirketlerinin oluşturduğu ve sahip olduğu evrenselleşmiş sembollerinin insanları belirli yerlere, değerlere ve beşeri toplumlara bağlayan ayırt edici kültürel sembollerin yerini aldığı bir dünya arayışındadırlar.
NOT: HAFTAYA – KAMU MENFAATİNİN YOK EDİLMESİ

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum