Selahattin ÇELİK

Selahattin ÇELİK


Nuh Kavmi

06 Ekim 2016 - 00:01

British Museum’dan R.H. Hall, Pennsylvania Üniversitesi’nden Erich Schmidt, Leonard Woolley, ile bu çalışmaları eserlerinde değerlendiren Max Mallowan ve Werner Keller konu ile ilgili olarak araştırmalar yapan başlıca Batılı bilim insanlarıdır. Bu araştırmalarda elde edilen çok ilginç detaylar ortaya çıkartılmıştır. Özellikle Woolley, derinlere doğru sürdürdüğü kazılarda şaşırtan sonuçlarla karşılaştığını ifade ederek kalın bir mil tabakasından çıkan çanak çömlekten sonra, yalnız suyun getirdiği temiz çamura rastlamasını büyük bir hayretle karşılayarak “tek bir zaman diliminde oluşmuş böylesine büyük bir mil kütlesinin, sadece çok büyük bir sel felaketinin sonucu olabileceğini” belirtmiştir. Kitabı Mukaddes’te belirtilen Ur Şehri’nden de bahseden Wolley, burada 6000 yıl önce Babil Krallarının yaşadığı Ur’da kil tabletlere yazılar yazıldığını da ortaya çıkarmıştır.
Alman arkeolog Werner Keller de söz konusu kazının önemini şöyle ifade etmiştir: “Mezopotamya’da yapılan arkeolojik kazılarda balçıklı bir tabakanın altından şehir kalıntılarının çıkması, burada bir sel olduğunu ispatlamış oldu.” Sonuçta burada yapılan bu kazı kesiti şu manaya geliyordu: El-Ubeyd bölgesinin belki de ilk halkını sel altında bırakan büyük bir tufanın kalıntıları söz konusuydu. Woolley, “bunu başka bir sebep izah edemez” diye yazıyor ve şöyle devam diyordu: “Su taşkınları Aşağı Mezopotamya’da karşılaşılan normal bir hadisedir;  fakat nehirlerin su seviyesinin olağan yükselişi, arkasında bu kadar hacimli bir kil tabakası bırakmaz. İki buçuk metre kalınlıktaki bir tortul tabakası suyun çok derin olduğunu ve bu birikintiler tufanın karşılaşılmamış bir büyüklükte olduğunu göstermektedir. Woolley, Tevrat’a bakıyor ve burada tarif edilen büyük tufanın açık bir delilini bulduğuna inanıyor. Yaş tayini neticeleri doğruysa, keşfettiği birikintiler günümüzden yaklaşık 5000 yıldan daha öncesine, bu bölgede kurulan ilk yerleşik hayatın başlangıç dönemine karşılık geliyor. Saha çalışmasında taşkının oldukça geniş bir sahaya yayıldığı anlaşılıyordu.”
İlahi kitaplarda ve daha birçok kaynaklarda, gerçek veya destansı olarak Nuh Tufanından bahsedilir. “Fakat bazı tefsirciler, tufanın Mezopotamya bölgesinde olduğunda ısrar ederler. Resulullah (S.A.V.) Nuh Kavminin hepsinin helak olduğunu sahih hadislerde bildirmektedir.” Eski dünya coğrafyasında kaybolmuş kıtalar ve bölgeler mevcuttur. Hint Okyanusu’nda Limoriya ve Cebeli Tarık Boğazı’nın karşısında Atlantis, Ege Denizi’nde Santorini adında sulara gömülmüş karalardan bahsedilir.
[1]. Werner Keller, 1956. Und die Bibel hat Doch Recht-The Bible as History; a Confirmation of the Books of                   Books-, New York: Willam Morrow, 230.
[1] Bedir, (2010),Tevhidin Yurdu Kur’an-ı Kerim Atlası, Müstedrek, II, 372
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum