“Holosen başlangıcı sayılan ve günümüzden 10 bin yıl kadar önce başlayan günümüz iklim şartlarının oluştuğu dönemin başlangıcında yağışların artması ve buzulların erimesiyle Anadolu’da şiddetli sel ve taşkınlar oluşmuştur. Özellikle de klimatik optimuma tekabül eden 6–7 bin yıl önceki dönemde, dünyanın bazı kesimlerinde olduğu gibi Anadolu’da da ısınma ve nemin artışı, ‘Nuh Tufanı’ olarak bilinen ve Güneydoğu Anadolu’nun güneyinden başlayarak Mezopotamya Havzası’nı kaplayan taşkının oluştuğu”[1] bilimsel verilerle de kanıtlanmıştır. Arkeolojik ve jeolojik araştırmalar Fırat ve Dicle nehirleri arasında ve çevrelerinde çok büyük bir tufanın yaşandığını gösteren kesin deliller mevcuttur.
“Kitabı-ı Mukaddes’e göre tüm yeryüzünde gerçekleştiği belirtilen tufan hakkında Kuran’da açık bir ifade yoktur. Ancak tufandan geriye kalanları tüm insanlığın selefleri olarak zikredilmektedir. Bu konudaki bazı görüşler şöyledir: “Çağdaş müfessirlerden Abduh, tufanın lokal olduğunu savunurken, O’nun talebesi Reşit Rıza, hocasının hilafına, tufanın dünya çapında olduğunu ileri sürer. Tufanın genel olduğunu savunanların delilleri, mahalli olduğunu savunanlardan daha güçlüdür.”[2] Buna göre Nuh Tufanının bütün dünyada olduğu daha ağırlık kazanmaktadır. Zira Allah “O’nun ailesini ve müminleri o müthiş felaketten kurtardık. Hayatta kalıp payidar olmayı da sadece O’nun soyuna has kıldık”[3] ayetleri ve “her hayvan türünden erkekli dişili ikişer eş al”[4] ayeti bunu açıkça ifade etmektedir. Eğer tufan lokal oldu ise erkekli dişili ikişer şekilde hayvan türlerinden gemiye alınmasının manası kalmaz. Ayrıca, Allah’ın gazabına uğrayan diğer kavimler için, Allah (C.C.) o bölgeyi terk etmelerini isterken, Nuh’a gemi yapmasını vahiy etmiştir. Şayet Nuh Tufanı bölgesel olsaydı, O’na da “bulunduğu yeri terk et” denirdi. Ayrıca Kur’an, geminin yapılmasını detaylı anlatmak suretiyle Nuh Tufanının dünyanın genelinde olduğunu işaret etmektedir.
Bazı müfessir ve tarihçiler de tufanın Eski Irak’ta başlayıp yine orada bittiği kanaatini taşırlar. “Nuh’un gemisinin ilk hareket ettiği yer ihtilaflıdır. Kalkış noktasının geminin ilk yapıldığı yer olan Küfe olduğu tahmin edilir. Bu yer Kadim Küfe’de, Küfe Mescidinin yanındadır.[5] İbn Batuta, Küfe’de geminin kalkışa geçtiği yer anısına burada bir mescit yapıldığından ve mescidin üstünde Nuh’a ait bir evin olduğundan bahseder. Bununla birlikte tufanla ilgili diğer adı Re’sü ayni’l Medine olan Cizre, Şam (Aynün Verdetün) ve yine Hindistan da ihtimaller arasındadır[6]
[1] İbrahim Atalay, Türkiye Vejetasyon Coğrafyası, 120.
2 Dirasat, IV, 91–97.
3 Saffat, 37, 76–77.
4 Hud, 11, 40.
5 Bedir, 2010, 433’ten, akt: Ahmed, Ahbar, I, 62.
6 Bedir, 2010, 433’ten akt: Dirasat, IV, 78–92.