Elçilerimiz Lut’a geldikleri zaman o, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve içi daraldı. Dediler ki: ‘Korkma ve üzülme. Karın dışında, seni ve aileni muhakkak kurtaracağız. O ise arkada kalacaktır. Şüphesiz biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten iğrenç bir azap indireceğiz. Andolsun, biz akledebilecek bir kavim için orada apaçık bir ayet (ibret nişanesi) bırakmışızdır.”[1] “Bu ibret nişanesi helak edilen kavmin başına gelenlerle ilgili hikâyeler, harap olan yurtlarının kalıntıları, gökten yağdırılan taşlar ve kapkara akan nehirler şeklindeki tefsirlerle izah edilmiştir.”[2]
“Elçiler Hz. İbrahim’e çocuk müjdesini verdikten sonra İbrahim dedi ki: Ey elçiler! (Başka) ne işiniz var? Şu halde sizin asıl isteğiniz, ey elçiler?”[3] “Hz. İbrahim, onların Allah tarafından gönderilmiş melekler olduklarını anlayınca, böyle bir melek cemaatinin sadece bir müjde için gelmiş olamayacağını, daha başka mühim vazifelerinin de olabileceğini tahmin ederek bu soruyu sordu. “Onlar da: ‘Doğrusu biz, suçlu, günahkâr bir kavme gönderildik’ dediler. ‘Üzerlerine çamurdan (iyice sertleşip kaskatı olmuş) taşlar yağdırmak için. (Ki bu taşların her biri) Rabbinin katında ölçüyü taşıranlar için (herkese ayrı ayrı) işaretlenmiştir”.[4] Ancak Lut Ailesi hariçtir; biz onların tümünü muhakkak kurtaracağız. Ama karısını kurtaracaklarımızın dışında tuttuk, o, geride kalanlardandır.[5]
Hz. İbrahim’e gelen ve daha sonra Hz. Lut’a giden elçiler hakkında Kuran’da daha geniş bir şekilde şöyle bahsedilmektedir: “Sana İbrahim’in ağırlanan konuklarının haberi geldi mi? Hani, yanına girdiklerinde: ‘Selam’ demişlerdi. O da: ‘selam’ demişti. (Haklarında bilgim olmayan) yabancı bir topluluk. Hemen (onlara) sezdirmeden ailesine gidip, çok geçmeden semiz bir buzağı ile (geri) geldi. Derken onlara yaklaştırıp (ikram etti); ‘yemez misiniz?’ dedi.
[1] Ankebut, 32–35.
2 Komisyon, 2014, Kur’an-ı Kerim Açıklamalı Meali, TDVY, 389.
3 Hicr, 15, 57.
4 Zariyat, 5, 31-34.
5 Hicr, 15, 58–60.