Eyke Halkı’ndan da şöyle bahsedilmiştir: “Eyke Halkı, Hz. Şuayb’ın kavminden değildi. Onun için Kur’an-ı Kerim, ‘Şuayb onlara dedi ki’ şeklinde ifade edip, ‘kardeşleri Şuayb’ demez.[1] Hz. Şuayb, her iki halka da aynı muhtevadaki mesajı tebliğ etmişti. Fakat muhataplar, Medyenlilerin tepkisinden başka bir tepkiyle, Hz. Şuayb’a: ‘Bir sihir etkisinde kalmışsın, hiçbir üstünlüğün yok, bizim gibi bir insansın, doğrusu biz seni yalancılardan sanıyoruz’ dediler.[2] Eğer peygamberlik iddiasında doğru ise, gökten üzerlerine bir parçanın düşmesi suretiyle azap indirilmesini istediler. Bunun üzerine gölge gününün azabı (yevmü’z-zılle) onları bastırıverdi. Rivayete göre Allah onlara yedi gün ve sekiz gece süren şiddetli bir sıcak verdi. Evlere sığınıp sonra ovaya çıkmaya mecbur kaldılar. Evler nar kesilmiş, kuyularının ve pınarlarının suları da kaynamıştı. Nihayet kendilerini gölgeleyen bir bulutun altında toplandılar. O gölgelik, bir ateş halinde üzerlerine düşüp hepsini yedi günde yiyip bitirdi. Çekirgenin tava içinde piştiği gibi kavruldular.[3] Şuayb (a.s.) bir rivayete göre Eyke ve Medyen halkı helak olduktan sonra, kendisine inananlarla birlikte Mekke’ye gidip yerleştiler ve vefatlarına kadar oradan ayrılmadılar. Vefat ettiğinde 140 yaşında idi. Şuayb (a.s.) ile yanındaki müminlerin kabirlerinin başta Mescid-i Haram olduğu fakat bu yerin, Darunnedve ile Beni Sehm kapısı arası; Hacerü’l-Esved’in karşısı, Zemzem ile Hacerü’l-Esved arası gibi farklı yerlerde olduğu rivayet edilir.[4] Bundan başka İsrail’de Taberiye şehrinin kuzey batısında, İsrail’in eline geçmeden önce adı Hıttin (veya Hattin, Hattim) olan ve şimdi ise, Kfar Zeitim’e değiştirilen köyün karşısında bir makam kabri bulunmaktadır. Hıttin yıkılıp yerine, Kfar Zeitim, Arbel ve Kfar Hittim köyleri kurulmuştur. Kabrin bulunduğu muhite ‘Hittin Burnu’ (Hattin Horn) denir. Kızı Safura’nın kabrinin de burada olduğu söylense de, doğrusu kendi ismi ile bilinen Zippori köyündedir. Haçlıları Hıttin’de yenen Selahaddin Eyyubi’nin dağın tepesinde yaptırdığı küçük bir mescide Kubbetü’n Nasr adı verilmiştir. Gerçek kabri ise, Amman’ın doğusunda ve Salt şehrinin takriben 10 km güneyinde kendi ismi ile bilinen Şuayb vadisindedir. Ayrıca Sana’nın güney batısında Cebel-i Nebi Şuayb (Nebi Şuayb Dağı) isminde bir dağ vardır. Bu Şuayb, Hz. Musa’nın kayınpederi olan veya Ashab-ı Eyke’ye gönderilen Şuayb olmayıp, benzer isimde Yemen’e gönderilmiş olan Şuayb b. Mihdem b. Mihdem el-‘Ayfi’dir. Şanlıurfa’nın Harran ilçesine bağlı, Özkent köyünde ‘Şuayb Şehri’ diye bilinen bir harabe de mevcuttur.”[5]
[1] Şuara, 26, 177.[2] Şuara, 26, 185.[3] Müstedrek, II, 620.[4] İbn Asakir, XXIII, 79–80.[5] Bedir, 2010, Tevhidin Yurdu Kur’ an-ı Kerim Atlası, 326–328, 505–513.