Selahattin ÇELİK

Selahattin ÇELİK


Lut Kavmi

12 Aralık 2016 - 00:03

Eyke (el-Ğayda), Arapçada ‘sıklığından birbirine geçmiş büyük orman’, ‘sık çalılık ve sazlık’  veya ‘Sedir Ağacı’ gibi anlamlara gelir.[1] Eyke’nin Arapça ‘Nahlü’d-Dum’ denilen ve Latince ‘Heyphaene Thebaica’, ‘Ginger Bread Palm’ isimleriyle bilinen, yeri de Kuzey ve Doğu Afrika olan hurmagillerden bir ağaç olduğu da söylenmiştir. Bu ağaç türüne, çöl ikliminin olduğu her yerde rastlandığı gibi, Makna ve çevresinde de bulunur. Makna’da zamanla nesli tükenen bu ağaçlardan geriye çok az şey kalmıştır. Böylece, Ashab-ı Medyen ile Medyenliler, Ashab-ı Eyke ile de buraya yakın olan Makna veya Tebüklüler kastedilmiştir. Şuayb (a.s.) ın soyunun kimlere dayandığı tespit edilememiştir. Şuayb’ın ismi, Süryanicede ‘Yetron’ olarak ifade edilir. Kuran’ın beyanıyla, Şuayb (a.s.) Medyen halkına peygamber olarak gönderilmişti. Bu iki kavmin, tek veya iki ayrı kavim oldukları tartışılmıştır.
Taberi’nin beyanına göre, Ashab-ı Medyen ile Ashab-ı Eyke ayrı kavimler olup, biri ‘Medyen’ denilen alanda, diğeri sık ormanlık alanda oturan iki ayrı halktır. Şuayb (a.s.) bu iki kavme peygamber olarak gönderilmiştir. ‘Medyen ve Eyke, Şuayb (a.s.) ın peygamber olarak gönderildiği iki ayrı ümmettir’ şeklindeki hadis-i şerif sıhhat açısından tenkit edilmiştir. İbn Kesir bu hadisi zayıf sayarak bu iki kavmin aynı ümmet olduğunu belirtmiştir. (İbn Kesir, Tefsir, III, 346). Fakat nasıl ki Hz. Lut birkaç şehre peygamber olarak gönderilmiş ise, Hz. Şuayb da bu iki halka peygamber olarak gönderilmiştir. Taberi’nin bu konudaki görüşü daha doğrudur. Şuayb (a.s.) ın Ashab-ı Eyke’ye yaptığı tebliğin muhtevası, Ashab-ı Medyen ile aynı içeriği taşırken her iki halkın, bu tebliğe duydukları tepkiler ve cezalandırılmaları farklı olmuştur. Şayet ikisi aynı halk olsaydı, tepkileri de cezalandırılmaları da aynı olurdu. Medyen Halkı, sayha (şiddetli gürültü) ile helak olurken, Eyke Halkı ise ‘Gölge Gününü Azabı’ diye ifade edilen ve yedi gün süren yakıcı ateşle kavrulup yok olmuşlardı.
İslami kaynaklarda Medyen bölgesinin sınırları, Hicaz ile Suriye arasında kuzeyde Lut Gölü, güneyde Vadilkura, doğuda Nüfud Çölü, batıda Akabe Körfezi olarak verilmektedir. Medyen Şehri ise, Suriye’yi Yemen’e ve Mısır’ı İran’a bağlayan uğrak yolların kavşağında idi (Hicr, 79). Kuran’a göre Medyen meçhul bir şehir değil, bizim bile gidip görerek ibret alabileceğimiz bir yol üzerindedir. El-Bed ile iç içe olan tarihi Medyen Şehri’nde, ‘Asar-i Kavm-i Şuayb’ denilen harabeler mevcuttur. Mevdudi’ye göre Medyen toprakları, Hicaz’ın kuzey batısında, oradan Kızıldeniz’in doğu sahiline, Güney Filistin’e, Akabe Körfezi’ne ve Sina Yarımadası’nın bir bölümüne kadar uzanan bölgelerde yer alır. Bazı araştırmacılar ise, Ahd-i Atik’te geçen Midyan diyarını Akabe Körfezi’nin doğu sahiliyle Arap Yarımadası’nın kuzey batısındaki bölge olarak kabul ederler. Medyen’den geride bir iz mevcut iken, Eyke’den geriye bir şey kalmamıştır.
 

[1] Taberi, Tarih, XIV, 48.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum