TÖVBE
Lokman Aleyhisselam da oğluna, ‘oğlum, tövbeyi geciktirme, ölüm beklemediğin anda gelir. İlerde tövbe ederim diyen, iki büyük tehlike arasında kalır. Birincisi, günah işleye işleye kalbi kararır ve bu, tabiat haline gelir de artık temizlenemez bir hal alır.
İkincisi, hastalık ve ölümün tezden gelmesidir. Öyle ki, kalbini temizlemeye fırsat bulamamasıdır.’ Bunun için bir hadiste: ‘Cehennem halkının azabının çoğu, tesvihten (tehir etmekten) tövbeyi geciktirmektendir’ (İhya, IV, 25) diye buyrulmuştur.
Ancak şu da bilinmelidir ki: “Tövbe, ne kötülükleri yapıp-edip te onlardan birine ölüm çatınca: ‘Ben şimdi gerçekten tövbe ettim’ diyenler, ne de kâfir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azap hazırlandığı için (Nisa, 18), insanlar gaflete devam edip, suda boğulan firavun misali seçimlerini, kendilerine tanınan süre bitip, iş işten geçtikten sonraya bırakmamalıdırlar.
Çünkü son pişmanlık fayda vermez. Burada Yüce Allah, sadece cahillikle, istemeden bir günah işleyen, sonra da hatalarını fark edince bağışlanma isteyen kullarının tövbelerini kabul edeceğini, böyle bir tövbe için bağışlanma kapılarının açık olduğunu bildirmektedir.
Ancak, hayatları boyunca Allah’tan en ufak bir korkuları olmayan ve ölümün yaklaştığını hissedip tövbe etmeye başlayan kimseler için tövbe kapısı kapalıdır. Hz. Peygamber (s.a.v) de bir hadisinde, ölümün yaklaştığını bildirir bir belirti olmadığı zaman, yapılan tövbeleri Allah’ın kabul ettiğini söylemiştir.
İmtihan zamanı sona erdiğinde artık kişinin günahından dönme şansı yoktur. Aynı şekilde, eğer bir kişi kâfir olarak ölüyorsa ve kötü akıbetini gördüğü anda tövbe ederse, bu şekildeki tövbe de kabul edilmez.
Şu ayet, bu durumu en iyi bir şekilde ifade etmektedir: “Biriniz ölüm gelip de, ‘Rabbim! Beni yakın bir müddete kadar geciktirseydin de, sadaka verip dursaydım, iyi adamlardan olsaydım’ diyeceği zaman gelmezden önce, size rızık olarak verdiğimizden harcayın. Hâlbuki Allah hiçbir kimseyi eceli gelince, asla geri bırakmaz” (Münafikun, 10-11).