TÖVBE
Eğer salih olursanız, şüphesiz O da, kendisine yönelip dönenleri bağışlayıcıdır.” (İsra, 25). Nitekim Hazreti Peygamber (SAV) de: ‘Günahlardan tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir. (İbni Mace).‘Kalbimi bir perde örter de, Allah ile arama giren bu perde kalksın diye, günde yetmiş kere Allah’tan mağfiret diliyorum’ (Müslim, Kitabı Zikir, 41) buyurarak, tövbenin günahları sileceğini bildirmiş ve Rabbimizden af dilemenin önemine dikkat çekmiştir.
Allah’ın ‘bağışlayan’ sıfatı, Rabbimizin insanlara sunduğu en büyük nimetlerden ve kolaylıklardan biridir. İnsanın ümitsizliğe kapılıp yaptığı hatalardan sonra, kendini bir daha toparlayamayacağını düşünmesi çirkin bir zandır.
Allah’ın şefkatini, merhametini, bağışlayıcılığını göz ardı eden kişi kendi kendine zulmetmiş, aynı zamanda da Kuran ahlakının gereğini uygulamamış olur. Hatalar, bu hatalar işlendikten hemen sonra bunlardan vazgeçen ve Kuran’ın tavsiyelerine uygun bir tavır sergileyerek bunları telafi eden samimi müminlerin ahiretteki derecelerini yükseltir.
Onları olgunlaştırır, eksiklik ve acizliklerinin, kulluklarının daha iyi bilincine varmalarını sağlar. Yine belirtelim ki, önemli olan kişinin günahında ısrar etmeden hemen pişman olup tövbe etmesidir. Ayetlerde Rabbimiz, salih amellerde bulunanları bağışlayacağını ve rahmetine dâhil edeceğini bildirmektedir: “Gerçekten Ben, tövbe eden, inanan, salih amellerde bulunup da sonra doğru yola erişen kimseyi şüphesiz bağışlayıcıyım.” (Taha, 82).
Bu ayetten açıkça anlaşıldığı gibi, insanın bağışlanması için dört şart vardır: Tövbe; yani şirk, isyan, küfür ve itaatsizlikten sakınmak. İman; yani Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ahret gününe samimiyetle inanmak. Salih amel; yani Allah ve Resulünün emirlerine uygun işler yapmak ve hidayet; yani sabırla doğru yolu takip etmek ve yanlış yola sapmaktan sakınmak.
İnsanları din ahlakından uzaklaştıran sebeplerden bir tanesi de, işledikleri günahların getirdiği suçluluk duygusu nedeniyle kendilerini ‘asla düzelmez, iflah olmaz’ kimseler olarak görmeye başlamalarıdır.
Allah’ın Rahman ve Rahim isimlerini, ‘tövbeleri kabul eden, sosuz bağış sahibi olan’ olduğunu unutan bu insanları Şeytan sürekli kışkırtır ve günah işleyen bir insana ‘sen zaten günahkârsın, artık düzelmen mümkün değil, bunu böyle kabul et’ telkini verir.
Bir de kişiyi ‘nasıl olsa bir kez günah işledin, tekrar işlemenin hiçbir kaybı olmaz’ gibi kandırmacalarla çok büyük bir batağın içine çeker. İnsanın günahı nedeniyle Allah’a karşı duyduğu mahcubiyet hissini kullanır ve bunu o insanı Allah’tan tamamen uzaklaştırmak için suiistimal eder.