TÖVBE
Tövbe, Yüce Allah’ın, günah işlemeye yatkın olarak yarattığı biz insanlardan istediği en iyi hasletlerden biridir. “Allah sizin tövbenizi kabul etmek ister; şehvetlerine uyanlar (kötü arzularının esiri olanlar) ise büsbütün yoldan çıkmanızı isterler” (Nisa, 27). “Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra Allah’tan mağfiret dilerse, Allah’ı çok yarlığayıcı ve esirgeyici bulacaktır” (Nisa, 110).
Tövbenin en makbul şekli olan Nasuh Tövbe ise, ciddi, kesin, ihlâsla yapılan tövbedir. Tövbe edenin, kendi nefsine nasihat dinletebilmesi, günahlarına son derece üzülmesi ve artık onlara dönmemeye karar vermesidir.
‘Samimi bir tövbe’ diye tercüme edilen ‘tövbe-i nasuh’ için yapılan birçok yorumun ortak noktası şudur: Allah indinde en değerli olan bu şekildeki tövbede, tövbe edenin kendi nefsine nasihat dinletebilmesidir. Kulun işlediği suç ve günahlardan kalbinde ciddi ve samimi bir pişmanlık duyup, bu kötülükleri bir daha asla yapmamaya karar vermesi, hatalardan, suç ve günahlardan dönmeye kesin olarak karar vermesi söz konusudur.
Bir ayette: “Ey iman edenler, Allah’a kesin (Nasuh) bir tövbe ile tövbe edin. Olabilir ki Allah kötülüklerinizi örter ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah, peygamberleri ve onunla birlikte iman edenleri küçük düşürmeyecektir. Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar-parıldar. Derler ki: ‘Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz Sen, her şeye güç yetirensin” (Tahrim, 8).
İnsanı saadete ulaştıran görev; günahları kendisine huy edinmemek için daima tövbe ve istiğfar üzere olmasıdır. Çünkü: “Kullarından tövbeyi kabul eden, kötülükleri affeden ve işlediklerinizi bilen O’dur” (Şura, 25). “Allah, iman edip iyi işler yapanların tövbesini kabul eder, lütfundan onlara fazlasını verir.
Kâfirlere gelince, onlara da çetin bir azap vardır (Şura, 2). İnsanı ümitsizlendirecek şey, yapılmış olan bir günah değil, günahta ısrar etmek ve tövbeyi unutarak şeytana uymayı huy edinmektir. Bir ayette, “Onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tövbe istiğfar ederler.
Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler” (Ali İmran, 135) buyrulmaktadır. Bu yüzden insan yaradılış gayesini aklından çıkarmamalı, Şeytan’a ve şeytanlığa karşı mücadele etmelidir.