İNSANLARIN ÇOĞALIŞI
Özellikle Yahudiler bu ırkçılık duygularına dayanarak İsrailoğullarını Allah’ın seçkin kulları kabul etmişler ve kendi dini emirlerinde bile İsrailoğullarından olmayanların haklarını ve seviyelerini, İsrailoğullarından daha aşağı tutmuşlardır.
Hinduların kast sisteminde de bu aşağılık ayrım vardır. Bu yüzden Brahmanların üstünlüğü kurulmuş, yüksek tabakadan olanlar karşısında diğer bütün insanlar aşağı ve pis kabul edilmişler ve paryalar zillet ve rezaletin çukurlarına atılmışlardır.
Siyah ve beyaz ayrımının, Afrika ve Amerika’da siyah cinsten olanlara yaptırdığı zulüm ve işkenceyi tarih sayfalarında aramaya gerek yoktur. Günümüzde 21. asırda bile bu ayrımı herkes gözleri ile görebilir. Avrupalıların Amerika kıtasına giderek Kızılderililere yaptıklarının, Asya ve Afrika’nın zayıf milletleri üzerine hâkimiyet kurarak yaptıkları zulümlerin altında, hep kendi millet ve ırkının çemberi dışında olanların can, mal ve namusunun kendilerine mubah olduğu düşüncesi yatmaktadır.
Bu düşünce onlara, başka milletleri yağmalamalarını, köle yapmalarını, hatta gereksiz varlık âleminden silip atmalarını gibi sapıklıkları normal haklarıymış gibi göstermektedir (Mevdudi, Tefhimu’l Kur’an). Batı milletleri ırkçılığının, bir milleti diğer bir millete karşı nasıl canavarlaştırıldığının en kötü örnekleri yakın zaman savaşlarında görülmüştür ve hâlâ görülmektedir.
Bilhassa Nazi Almanyası’nda ırk felsefesi ve Germen ırkının üstünlüğü düşüncesinin, İkinci Dünya Savaşı’nda sergilediği korkunç tablolar göz önüne alındığında insan rahatlıkla, bunun korkunç ve müthiş bir sapıklık olduğunu anlayacaktır. Türkiye’mizde geçmişte olan ve günümüzde de devam eden terör olaylarının yegâne sebebi de bu hastalık değil midir?
İşte bu hastalığı tedavi etmek için Kuran’ın bu ayeti nazil olmuştur. Bu kısacık ayette Yüce Allah bütün insanlığa hitap ederek son derece önemli üç temel gerçeği açıklamıştır. (Devamı Pazartesi…)