Hattat Mehmed Nazif Bey’in “Tâun-VebâDuası” Levhası
Mehmed Nazif Bey, 1262/1846 yılında Bulgaristan Rusçuk’ta dünyaya gelmiş, küçük yaşta ailesiyle birlikte Dobruca’ya, oradan da İstanbul’a gitmiştir.
Mehmed Nazif Bey, Enderûn-i Hümâyûn’daki tahsiline devam ederken, sarayın Hırka-i Saâdet Dâiresi imamlarından Hattat Hâfız Abdülehad Vahdetî Efendi’den sülüs ve nesih yazılarını meşkederek on altı yaşında icâzetini almıştır. 1867’de Harbiye Mektebi hattatlığına tayin edilen Abdülehad Vahdetî Efendi, daha sonraki yıllarda Mehmed Nazif Bey’in de Enderun’dan ayrılıp Erkân-ı Harbiyye-i Umûmiyye Matbaası’nda vazife almasına yardımcı olmuş ve Mehmed Nazif Bey vefâtına kadar bu vazifesine devam etmiştir.
Mehmed Nazif Bey, 1880’li yılların ilk yarısında Hattat Hasan Rıza Efendi’nin tavassutu ile Sâmi Efendi ile tanışarak kendisinden ta’lîk, dîvânî, celî dîvânî meşketti ve tuğra çekmesini öğrenmiş, altmış yaşından sonra 1907’de Sami Efendi’den ta’lik icâzeti almıştır. 1331/1913 yılında vefat eden Mehmed Nazif Bey, Yahya Efendi Dergâhı hazîresine defenedilmiştir.Lakin günümüzde kabrinin kitâbesi olmadığı gibi, yeri de belli değildir.
Mehmed Nazif Bey’in müzelerde ve husûsi koleksiyonlarda is mürekkebiyle yazılmış sülüs-nesih ve ta’lik kıtaları, zerendûd olarak hazırlanmış celî sülüs ve celî ta’lik levhaları bulunmaktadır.
Mehmed Nazif Bey’in, Antalya Etnografya Müzesi’nde, 51x65 cm ebatlarında nesih ve sülüs hüsn-i hat çeşidi ile hılye formunda yazılmış,1317/1826 tarihli nefis bir tablosu bulunmaktadır. Antalya Etnografya Müzesi envanterine 40.21.72 no ile kayıt edilmiş Arapça ve Osmanlıca dillerinde yazılmış eser, 20 Nisan 1972 yılında Türk İslam Eserleri Müzesi’nden gönderilmiştir.
Süsleme özellikleri XIX. yüzyıla âit olan eser, başmakam kısmındaki Neml sûresinin 30. âyet-i kerîmesi olan “İnnehû min Süleymân’e ve innehû Bismillâhirrahmânirrahîm” ile başlamaktadır. Göbek kısmında on bir satır hâlinde nesih tarzı ile “Tâun-Vebâ Duası” yer almaktadır. Göbek kısmının sağ üst köşesinde “Allâhu veliyyü’t-tevfîk”, sol üst köşesinde “Ni’me’l-Mevlâ ve ni’me’r-refîk”, sağ alt köşesinde “Ve mâ tevfîkî illâ billâhi” ve sol alt köşede “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi” yazıları sülüs tarzı ile yazılmıştır.
Hılye formuna göre eserin etek kısmında altı satır hâlinde nesih tarzı ile yazılmış bir hikâye anlatılmaktadır. Sökonusu hikâye sadeleştirilmiş şekliyle şöyledir: “Bağdat şehrinde büyük bir vebâ hastalığı meydana geldi. Bu tâundan yaşlı insanlar dışında Kur’ân-ı Kerîm hâfızlarından on iki bin çocuk vefat etti. Bağdat’ta Mübârek isimli bir tâcir vardı ki onun evinde asla tâun hastalığı görülmedi. Bunu işiten Padişah Harun Reşîd o taciri çağırttı ve tâcir huzuruna gelince bu işin sebebini sordu. Tâcir dedi ki: “ İmâm A’zam Ebû Hanîfe (Allah ona rahmet eylesin) hazretlerinden rivâyet olunmuş bir mübârek duâ vardır. İmâm A’zam buyurmuşlar ki, her kim bu duâyı kendisine okutursa yâhut üzerinde taşırsa yahût evinde bulundurursa Hak Subhânehu Hazretleri o kimseyi, âilesini ve evlatlarını o duâ bereketiyle tâundan (hastalıklardan) muhafaza eder. O mübârek duâ işte budur”
Hattat Mehmed Nazif Bey’in,eserinin en son satırının hitâmına ismini yazıp 1317/1826 tarihini attığı bu tabloyu ve hastalıklardan korunmak için okunan bu duâyı merak edenlere Antalya Etnoğrafya Müzesi’ni ziyaret etmelerini tavsiye ediyoruz.