Anadolu’nun fethi sırasında Danişmend Gazi’nin komutanlarından biri ve ilk Türk kaptanı olan Emir Çaka Bey, İzmir’i fethederek, bağımsız İzmir Türk Beyliği’ni (1081-1097) kurar. İzmir Limanı’nda ilk Selçuklu tersanesini 1081 yılında inşâ ederek, elli gemiden oluşan bir donanma oluşturur ve deniz yoluyla bölgeye hâkimiyet sağlar.
İzmir’den Çanakkale’ye kadar olan yerleri fetheder. Amacı İstanbul’u fethetmektir, lâkin I. Kılıç Arslan, Bizans İmparatoru I. Aleksios Komneos ile ittifak kurup, Çaka Bey’e saldırır. Damâdı I. Kılıç Arslan’a sığınan Çaka Bey, ziyâfet esnâsında damâdı tarafından öldürülür.
Selçukluların ikinci tersanesi, Anadolu Selçuklu Devleti’ni kuran Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından 1082’de Gemlik’te tesis edilmiştir. Kurulan donanma ile 1082 yılında Süleyman Şah’ın komutanlarından Kara Tegin, Karadeniz’de önemli bir deniz üssü olan Sinop’u fetheder. Selçuklular, Kios (Gemlik) Limanı’nda donanmayı güçlendirme hazırlıklarına başlarlar. Maalesef tersane, gemiler inşâ edilirken Bizanslılar tarafından gemilerle birlikte yakılır.
1207 yılında Sultan I. Gıyâseddin Keyhusrev zamanında Antalya’nın fethiyle Anadolu’ya Akdeniz’den bir kapı açılarak, ithalat ve ihracat emniyet altına alınır. Denizcilikten de iyi anlayan Mübârizeddin Ertokuş Antalya’ya vali tayin edilir.
Fetihten sonra Kaleiçi Yat Limanı’nın batı kısmına Selçukluların üçüncü tersanesi inşâ edilir. Tophane’deki asansörün yanı başında yer alan Selçuklu Tersanesi’nde yüzyıllar boyu ticârî ve harb amaçlı kürekli ve yelkenli gemiler inşâ ve tamir edilmiştir. Gemi inşası faaliyeti, Antalya’nın ticâret, ulaşım ve sosyal hayatında önemli rol oynamıştır.
I.İzzeddin Keykâvus, 1214 yılında Sinop’u fetheder ve Trabzon Rum İmparatorluğu’na âit Sinop deniz üssünü zapt ederek, Selçukluların dördüncü tersanesiyle Karadeniz’de bir Selçuklu filosunun kurulması imkânını sağlar.
I. Alaaddin Keykubad’ın, Alaiye (Alanya) kuşatmasına Antalya’dan gelen deniz kuvvetlerinin de iştirak etmesi, Selçukluların Antalya’nın fethinden kısa bir süre sonra denizciliğe başlamış olduklarını göstermektedir. Alanya fethedildikten sonra 1228 tarihinde beşinci tersane de Alanya’ya kurulur. 800 yıldır ayakta kalan Alaiyye Tersanesi, Selçuklular döneminden günümüze gelebilen yegâne tersanedir.
Antalya Tersanesi’nin Osmanlı Devleti döneminde de uzun süre kullanıldığı, 3 Kasım 1571 tarihli Mühimme hükmünde, Antalya ve Alaiye’de kadırga yapılmaya karar verildiği, bu iki sancakta kaç gemi yaptırmanın mümkün olduğu ve oralarda ziftin bulunup bulunmadığı sorulmaktadır.
27 Ocak 1572 tarihli hükümde ise, Antalya’da inşâ olunan gemilerden üç kıt’a geminin kaloçe küreklerinin orada tedârik edilerek gönderilmesi istenmektedir. İnşaşı biten kadırgalara Antalya kalesinden topçu, hisareri ve anbardan barut verilmektedir.
Antalya Tersanesi’nde devlet dışında özel şahıslarda gemi inşâ ettirmektedir. 11 Şubat 1591 tarihinde Teke İli Beyi’ne ve Mehmet Çavuş’a gönderilen hükümde, Vezir-i Azam Sinan Paşa için 6 kadırga ve kendisi için 1 kadırga inşa edilmesi istenmektedir. Antalya’da inşâ olunan gemilerin ağaç ve kereste gibi ihtiyaçları da Antalya çevresinden sağlanmaktadır.
Antalya Tersanesi’nde yapılan gemiler, ithâlatta, ihrâcatta ve donanmada kullanılmanın yanında, Mısır’a, Kıbrıs’a ve çevredeki sancaklara önemli devlet adamlarının gelip-gitmesinde, asker sevkinde ve ordunun seferinde kullanılmaktadır.
Kaleiçi’nin farklı bölgelerinde olduğu gibi, tersanenin olduğu bölgede şahısların işgali sonrası toprak dolgu ile doldurulmuş, tersane gözlerinin sadece ikisinin üst kısımları mağara görüntüsü ile bırakılmış. Yıllardır gözlerden uzak kalmış, hatta litaretürde bile pek yer bulamamış Antalya Selçuklu Tersanesi, yetkililerin ilgi, alâkası ve girişimleri ile dünyaya güzel yüzünü göstereceği günleri sabırla beklemektedir.