Eğitim sistemiz ile ilgili geçtiğimiz hafta bazı tespitlerde bulunmuştum. Bu hafta da kaldığımız yerden devam etmek istiyorum. Okuyanlar hatırlayacaktır, sebep sonuç ilişkisini kritik ederek tarihten ders almamızı sağlayan bir eğitim sistemine ihtiyacımız olduğu halde tarihteki savaşları ve belli başlı dönemleri kronolojik olarak ezberletmeye dönük tarih eğitimi gençleri okumaya ve nice destanlarla dolu tarihimizi araştırmaya yöneltmekte başarılı olamıyor.
Bunun sonucunda da tarihin magazinsel yönünü ön plana çıkararak diziler çeken yapımcıların yakın geçmişte padişahların harem dünyası ile ilgili entrikalarla dolu sansasyonel yapımlar hazırlayarak önemli kazançlar elde etmesi hiç de şaşırtıcı değil. Tarihi sadece ders kitaplarında yazılan sıkıcı detaylardan öğrenen halkımız bazı detayların senaristlerin hayal gücü ile çarpıtılarak dramatize edilmesi sayesinde bu dizilere yoğun ilgi göstermiş, bu sayede durumu fırsat bilen yeterli tarih bilgisine sahip olan/olmayan çok sayıda kişi de sokaktaki insanın ilgisini çekebilecek formatta tarihi olay ve kişilere yönelik kitap ve romanlar yazmaya başlamıştı. Çünkü piyasada bu yönde talep vardı ve sistem bunu gerektiriyordu!
Her zaman ısrarla ifade etmeye çalıştığım bir husus var; özellikle tarih dersleri yüksek öğrenim dışı tüm okullarda çocuk ve gençlerin seveceği, anlayacağı, sebep sonuç ilişkisi kurarak değerlendirebileceği bir formatta sunulmalıdır. Bunun için de film, çizgi roman, animasyon, dramatize etme gibi her türlü pedagojik yöntem göz önünde bulundurulmalıdır.
Tarih boyunda iç ve dış düşmanlara karşı verdiği başarılı mücadeleler sayesinde insanlık tarihinde önemli bir yere sahip olan toplumumuz son yüzyıl içerisinde vermiş olduğu ciddi bir kurtuluş savaşı ve sonrasında karşı karşıya kaldığı darbeler jeopolitik olarak ülkemize yönelik tehditlerin hiçbir zaman sona ermeyeceğini gösteriyor. İkinci kurtuluş destanı olarak kabul edebilecek düzeyde ciddi bir imtihan ile karşı karşıya kaldığımız 15 Temmuz darbe girişiminin en önemli özelliklerinden birisinin 80’li yıllardan sonra doğan gençliğin şahit olduğu ilk ve umut ederiz ki son darbe çabası olduğunu düşünürsek tarih eğitimi hususuna vermemiz gereken önemin ciddiyetini daha iyi anlayabileceğimizi düşünüyorum.
En kısa zamanda özellikle yakın tarihteki darbelerin ülkemize verdiği zararların detaylı olarak gözler önüne serildiği çarpıcı bilgiler ders kitaplarında yerini almalı, gençlerin manevi değerlerine ve cumhuriyet dönemi kazanımlara sahip çıkması için her türlü tedbir alınmalıdır.
Bir sonraki yazımda içinde bulunduğum akademi camiasına da bazı önerilerim olacak...
Huzurlu bir hafta diliyorum...