Mehmet KAYA

Mehmet KAYA


SOKAĞA BIRAKILAN BİR KAÇ MAVİ SÖZ

08 Şubat 2017 - 15:49

Kimi zamanlar demeye çalıştık, kimi zamanlar kahırlı sözler ettik kardeş bildiklerimize...Yangınlar dayız, zalimler bizi çok savurdu dedik...Bilgilerimizi düşüncelerimizi, imanımızı yenileyelim yeniden inşa edelim dedik...Çünkü buna ihtiyacımız var, çünkü çok fazla zalimce düşüncelere sahip olduk...
En azından bir şeyler eksildi bizden, insan yanlarımız eksildi, merhamet duygularımız eksildi "ve vicdanımız" vicdanımız eksildi, ama fark edemedik bu eksilen yanlarımızı...
Zira ülkenin efendiler, şehrin efendileri, siyasetin efendileri, ve dinin efendileri "o kadar çok gürültü çıkardılar, o kadar çok fazla seslerini yükselttiler ki" bunlara kulak vermekten kendimizi unuttuk, değerlerimizi unuttuk, dinimizi unuttuk, şehri unuttuk...Gözlerimizin önünde şehirleri yağma etti birileri, ne ağaç kodular, ne kuş koydular dallara konacak...
Ondan bir daha derim "söylemeye çalıştığımız sözler" öncelikle iman sahiplerine, vicdan sahiplerine, iyi kalpli kişilere sözlerimiz...Gözleri aydınlık bakan, ellerinde bereket olan, ve sofralarında bereket bulunan insan kardeşlerimize sözlerimiz... Kendini Allah'a karşı sorumlu hisseden, kul olmayı önceleyen, ve Peygamberlerin ne dediğine, kutsal metinlerin ne anlattığına kulak veren, onları dikkate alan kişilere sözlerimiz...
Bu sorumsuz tavrımızla onlara kötülük yapmış olmuyor muyuz? Sahi neden ölüm aklımıza gelmez oldu, neden  bilmiyoruz şehirleri bu kadar yaşanmaz kılmaya hakkımız olmadığını? Böyle sorularımız olmasın mı, bir birimize?
İşte kendilerine  "soru sorabileceğim, onlarında bana soru sorabileceği" insanlara asıl sözlerimiz... Zira bizim dilimizden "bir onlar anlar" diye böyle düşünüyoruz, bir onlar kulak verir demek istediklerimize, bir onlar anlar bu sözlerin ne manaya geldiğini... Onlar "her şeye rağmen" bu şehirlerin bu ülkenin aydınlık yüzlü insanları...
Yoksa "kendi zenginlikleri, kendi paraları kendi banka hesapları kendi çocukları ve kendi zaferleri dışında" bir şey düşünmeyen, yoksul kalmışları umursamayan, onları görmezden gelen, yetimlerden bir yetimle ilgilenmeyen, bir ihtiyaç sahibine elini uzatmayı beceremeyen" zalim ve karanlık bakışlı adamlara değil sözlerimiz... Zaten onlar  kendilerinden başka kimsenin sözüne kulak verenler de değil... Çünkü onlar kendilerini seçilmiş, ve önemli kişiler filan sanıyorlar "gittikleri her yerde" kendileri için bir ayrıcalık isteyen kişiler onlar...
Devlet benim diyenlerdir yaşadıkları şehirlerde, vali benim, belediye başkanı bakan milletvekili benim diyenlerdir onlar, ve kendilerini öyle sananlardır...
Bunları ikna etmek,  doğru yola çağırmak zordur... Zordur bunlara "bak bu işleri yanlış yapıyorsunuz bu tavrınız yanlış demek" gelin insanları sevmeyi öğrenin demek...Hele bunlar "her daim" ikinci sınıf olarak göre gelmişlerdir emekçi insanları, ve ellerinin altında çalışanları...
Yine uzun ettik, yine kimsenin kalbi kırılmasın diye "sarıp sarmaladık" sözlerimizi...Ama aziz kardeşim,ama aziz insan "birbirimize karşı sorumluyuz" kadim yasalara göre...Kutsal metinlere göre bir birimize karşı sorumluyuz...
Allah da (C C) bunun böyle olduğunu söyler ayetlerinde...
Mesela bir zamanlar denirdi ki Müslümanlara "şarkta bir yerde, bir Müslümanın tırnağına taş değse" garptaki Müslüman onun acısını hissetmeli diye... Veya hep söylene geldi "şehrin bir ucunda bir adam üşüyerek ölse, veya aç kaldığı için" şehrin öteki ucundaki bundan sorumludur, diye...
Bu kavga günlerinde, her akşam ölüm haberleri aldığımız vakitlerde bunları bir daha hatırlatmak istedik kardeşçe... Çünkü insan olmak bunu gerektirir...
Gelin bir birimize sahip çıkalım, değerlerimize sahip çıkalım, şehirlerimize sahip çıkalım, ve şehirlerin hayır ve iyilik içine olmasına katkımız olsun...Yağmacılara dur deyip el kaldıralım... İnsan yanlarımızın unutulmasına müsaade etmeyelim... Ne yapalım "evet hayır kavgaları arasında" bunları diyebildik....
Hoşçakalın... Yüreğinizde hep ışık olsun.... Ve gözleriniz hep gökyüzü kadar aydınlık...
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum