Mehmet KAYA

Mehmet KAYA


ŞİMDİ HAYATIMIZ ÖYLESİNE BİR HİKAYE

17 Şubat 2017 - 16:07

Aziz insan!
Biz bu çağın sevgiye hasret insanıyız. Yani karanlıkların en çok olduğu,, her yanı gece gibi  bir çağın. Dünya zalimlerinin en çok savaştan ve ölümden, öldürmeden söz ettikleri "sonra oturup"  çocukların kadınları annelerin babaların ölümlerini seyrettikleri bir çağın.
Dünya insanlığının yarısının aç yaşamaya çalıştığı, sürgün yediği evsiz yurtsuz bırakıldığı bir çağın insanıyız yani. Dört bir yanımız puşt zulası, dört bir yanımızda ölüm kokusu, dört bir yanımızda cehennem sıcaklığı. Bizler, bu ülke ahalisi bizler "sokaklarında" yetmiş bin,  seksen bin çocuğun evsiz yurtsuz kimliksiz yaşayan bir ülke ahalisi. Bir birine uzak duran, bir birine selam vermeyen, bir birine nasılsı demeyen.
Şimdi bazıları bu sözlerimizi okuyunca bana kızacaklar "sen ne demek istiyorsun?" filan diyecekler, ama onların öyle demeleri, onların bu hazin olayı görmek bilmek istememeli "var olan gerçeği" değiştirmiyor. Akşam olmadan "birbirimize" kapanan kapılar bizim evlerimizin kapıları. Bir çoğumuz avlusuna "ihtiyaç sahiplerinin" sokulmadığı sitelerde oturuyoruz, dilencileri isteyicileri yoksulları görmeyelim diye.
Hem biz  bunları derken "yalnızca  içimizden kimilerini, bazı insanları bazı partileri, bazı cemaatleri" suçluyor değiliz. Bu sorun, ülkede yaşayan her birimizin "insanım diyen" her insanın sorunu, onun için kimse öyle anlamlar çıkartmasın.  Doğrudan kimsenin üstüne bırakmak istemeyiz bu günahı. Hem bu günah "öyle kolayca" altından kalkılacak, kolayca hesabı verilecek bir günah değil.
Bunları  her birimizin bilmesi gerek. Her insanın, her Müslümanın bilmesi gerek "çevremizde olup bitenlerden" her birimizin sorumlu olduğunu. Daha öte şeyler diyelim mi "mesela" şehrin öte tarafında aç sabahlayan, sokakta yatan bir insandan sorumlu diğer insanlar. Çünkü öyle der yüce İslam. İsteyen gidip sorsun şehrin müftüsüne, daha ne diyelim?
Yazının başlığına dönersek kardeşim, hayatımız öylesine bir hikaye. Ama bizler bu hikayenin nasıl yazıldığına, içinde neler olduğuna, hikayenin bize uygun olup olmadığına, inandığımız dine uygun olup olmadığına, çok bakanlar değiliz. Yani hayatımızı düşüncelerimizi gözden geçirmeyecek kadar dünyaya sevdalanmış bir haldeyiz.
Kimse inkar etmesin yenik düştük kapitalizm dinine. Kapitalizm bu çağın dini haline geldi, kimimizi merhametsiz kıldı, kimimizi zalim. Altta kalanın "canı çıksın" diyenlerin yanında yer aldık, çoğumuz.
Neden canı  çıksın diye sormayı akıl edemedik. Oysa bu anlayış ne insani, ne İslami bir davranıştı. Yenildik be aziz insan. Güzel bir duruş mudur "altta kalanın" canının çıkmasını seyretmek?
Karanlıklara, karanlık düşüncelere, karanlık adamlara yenildik. Bankalara yenildik, bilmek istemedik bankalara yenilmek, cehenneme doğru yol almaktır. Nefsimize yenildik. Yani aziz insan, biz bir birimizi sevmeyi unuttuk bu çağda, bir birimize yakın olmayı, "nasılsın kardeşim" demeyi unuttuk.
Acı ama gerçek "şehir ahalisi olan bizler" güneşin  doğuşunu batışını görmeyi unuttuk, mahrum kaldık.
Dağlara bakmayı unuttuk. Sonra aşkı ve sevdayı unuttuk. Kalbimizde taşıdığımız bir kaç avuç karanlık duygu çoğumuzun. Toprağın kokusunu unuttuk. Ayaklarımızın toprağa değmesi bir bereketti oysa.
Kadının anne, kadının, bacı kadının kardeş, kadının eş olduğunu unuttuk, unutturdular. Yazık oldu insana çağımızda. İnsan kendine yazık etti, insan önce kendi kandırdı kendini.
Gelin geldiğimiz yere dönelim. Geldiğimiz yere, yani yeniden insanlığa, yeniden Allah!a.
Selam ile kal, aziz insan.
 
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum