Gelin bu gün o mumdan söz edelim...Biliyorum bu mum hadisesi çok anlatıldı her birimize... Nereden? Neden mi, çıktı Ömer'in mumu? Biraz sabır anlatmaya çalışacağım...
Hani şimdilerde "milletin vekilleri olduğunu söyleyen kimi kişilerin" bu yoksul milletin, bu geçim derdinden mustarip milleti parasını "kendilerince bahaneler ile" kendi bildiklerince acımasızca vicdansızca, merhametsizce, Allah korkusu taşımadan harcayanlar varya, ve bunu harcamaları utanmazca savunuyorlar ya, ondandır "bir kere daha bu mum olayını" gündeme taşıyalım dedik...
Onların duymayacağını, onların umurlarında olmayacağını bile bile yaptık bunu... İçimizin sıkıntısı azalsın diye yazdık işte... Bir birimize "ne hallere, ne vicdansız kişilerin ellerine düştük" diyebilelim, neden bu hallere geldi bu ülke diye sorabilelim diye yazdık... Bir birimizi teselli edelim, bir daha bu hatalara düşmeyelim diye yazdık öylesine....
Farzet ki, güzel bir masal bu yazılan... Bir daha hatırlayalım ne kadardı hanımefendinin devlete ödettiği telefon faturası 1.800.000 lira... Elbette ötekilerin de, faturaları çok masumca değil, insanca değil... Soralım kendimize "bu nasıl bir sistem böyle" diye, ve soralım bu nasıl bir vekillik, diye... Ülke ahalisinin yarısı sefalet içinde yaşarken, bu neyin harcaması böyle? Yüz evsize ev alınır bu parayla, öyleyse bu ne zalim bir davranış böyle?
Yazık ettiler bize ey millet...Biz kendi kendimize yazık ettik, vicdanları olmayanları vekiller tayin ettik...Bizim adımıza karar alın, bizim adımıza konuşun, bizim adımıza karar verin dedik, ama onlar "en çok" kendileri adlarına, kendi gelecekleri adına, kendi çocuklarının gelecekleri adına karar vermeyi tercih ettiler... Allah korkusu taşıyan biri bunu yapar mı? Ya da Ömer’den haberdar olan biri... Bunların ne Allah korkuları var, ne de Ömer gibi olmak diye bir dertleri.
Kendilerini halkçı diye yutturanlara, kendilerinin Müslümanlardan olduğunu söyleyip Müslümanca yaşamayanlara, hak hukuk tanımayanlara, adaletli davranmayı unutanlara, insanı unutanlara, yaşadıkları ülkede yaşayan yoksulları unutanlara, açları unutanlara, evsizleri yurtsuzları unutanlara "sıcak ekmek kokusunu unutan" insanları unutanlara bu mumu olayını yeniden bir daha hatırlatalım diye yazıldı bu yazı... Onlar bizi duymasalar da, sizler duyurun onlara bu soylu davranışı...
Yeterin artık deyin, biz evsiz kaldık, biz barınaksız kaldık, yaptıklarınız ayıp deyin... Gelelim mi, Halife Ömer'in mumuna...Tamam gelelim, gelip anlatalım...
Halifelik makamında oturan Ömer'e "bir soru sormak nedeniyle" Hazreti Ali uğrar, ve selam verir... Ömer bir iş ile meşguldür, ve Ali'nin selamını almayı bekletir... Sonra önündeki mumu söndürür, cebinden başka bir mum çıkarıp yakar "aleykümselam ya Ali" der...
Bunun neden böyle olduğunu soran Ali’ye, Halife Ömer'in cevabı çok önemlidir... Sen selam verdiğin zaman, ben devletin işleri ile meşguldüm, ve yanan mum devlete ait bir mumdu... Oysa sen selamı bana, yani Ömer'e vermiştin... Devlete ait "yanan bir mum ışığında" o selamı almam doğru olmazdı... Bundan dolayı kendime ait bir mum ile, şahsıma verilen selamı aldım...
Ötesi var mı, bu işin...
Son söz... İnsan olmak ciddi iştir...Müslüman olmak ciddi iştir...Doğrulardan olmak, adaletli olmak da, ciddi iştir...
Ve Allah korkusu taşımak da, insanı sevmek de...
Hoşça kalın...Adalet üzere üzere kalın...Hakkınıza saygı duymayanları unutmayın...