Mehmet KAYA

Mehmet KAYA


BENİM YÜREĞİM

07 Ocak 2017 - 00:03

Benim   güzel   yüreğim,  sende  biliyorsun  dağlara, ve  şehirlere  sığmıyorum, sığmıyorum  denizlerin  koynuna, ve sığmıyorum  karanlığın  ortasına, ve  şiirlerin sözlerine  sığmıyorum, feryadı  figan içindeyim  sabahın  önlerinde.  Ve kimse  dinlemiyor,  kimse  inanmıyor  benim  bu  şehir için, bu şehirde  olanlar  için, ve  yok olup  giden  eski  evler,   yok  olup giden  güzellikler,  ve değerler için,yok olup  giden  topraklar, bağlar bahçeler  için  acı çektiğime.
Kimse  inanmıyor  yok  edilen, işgal  edilen  dağlar  için, tarumar  edilen  ormanlar, ağaçlar için, ve yok  edilen  kardeşlik  için, çığlık  attığıma, ve şiirler yazdığıma. Yok  olan  ve  kirletilen  denizler  için ağıtlar  yaktığıma,  öyküler  yazdığıma, ve her gece  katilleri  Rabbime  şikayet  ettiğime  kimse inanmıyor, inanmak  istemiyor. Ve kimse  sesini  yükseltip “sen  ne diyorsun  kardeş?” bile demiyor, ve  şimdi  ben  yine,  seninle  konuşmak, ve  seninle  dertleşmek, ve seninle  acılarımı  paylaşmak, seninle  yaralarımı  sarmak  istiyorum, benim  yüreğim.
Onun  için  yüreğim, sen  bari  inan  bana,  sen  bari  yanımda  ol,  bu  şehir de, sen  bari  içinde   merhamet  olan, insanlık  olan, iyilik ve güzellik  olan, hak  hukuk  olan  masallar anlat  bana, ve  sen  bari  teselli  et  beni. Yoksa   ben  bu  şehirde, bu  günah  yüklü  sokakların  ortasında, kocaman, kocaman  binaların gölgesinde, ve  sessizliğinde  gecenin,  kaybolup  gideceğimi.
Kimseler  işitmeyecek  sesimi, ve  kimse  farkında  olmayacak, yaralarımın bunca  kanadığından, ve  bunca  ağladığımı  kimse  görmeyecek, ve  çocukların  böyle  yok  oluşu  kimsenin umurunda  olmayacak, ve kimse  duymayacak  kadın çığlıklarını pencere  aralığından, geceleri yıldızların  kararması, ağlamaları, “ey insanlar çok kötüsünüz” demeleri  umurunda  olmayacak  mezar soyguncularının,  ilgilendirmeyecek, kimseyi  yaşamaya  alışamayan  yoksulların  varlığı.  Şimdi  ben mi, çok  deliyim, yoksa  insanlar mı  bunca  duyarsız?
Onun  için  sen  bari  beni  teselli  et  yüreğim.  Bak  gördüğümüz  her  kapalı  kapı,  bir yıkıntının,  bir  acının  bir  yoksulluğun, bir  yok  oluşun, bir  ölümün  habercisi  gibi  geliyor  bana.  Ve  ben  haksızlığa  karşı,  sustum  diye, sesimi  çıkarmadım  şehri  yakıp  yıkanlara  diye,  oralı olmadım işgalcilerin  yaptıklarına  diye, ve  sokakları  bunca  kirletenlere,  denizleri  bunca  kirletenlere, dağları bunca  işgal  edenlere,  ruhlarımızı  karartanlara,  ormanları  bunca  yakıp  yok  edenlere,  sesimi çıkarmadım  diye  kendimi  çok  suçlu  hissediyorum  yüreğim.
Biliyorum  “sesini  çıkarsan  seni  kim  takardı?”diyorsun.  Olsun, ben  sesimi  çıkarayım da, ben  haksızlık  karşısında  susmayayım da,  varsın  onlar  yine  bildiklerini  yapsınlar, varsın  onlar  yine  güç  bizde  desinler, varsın onlar  yine  kendilerini  şehrin beyaz  efendileri  sansınlar,  varsın  onlar  kendilerini   ölümsüz  sansınlar.
Bize  yazmak  düşer  yüreğim, bize  konuşmak   söylemek  düşer, bize  hakkın, ve  haklının yanında  olmak  düşer, bize  mazlumun, yetimin, yoksulun, ve  haksızlığa  uğramışın  yanında  olmak düşer,  bize   şehirlerin, sokakların ve  dağların, dağlardaki  ormanların  yanında olmak  düşer.  Ve  bize  sadece,  doğruları  söylemek  düşer.
Zira  yüreğim  biz, dağların  bile  muhatap  olmaktan  çekindiği  bir  vahyin,  kitabın  ve  ayetin  muhatabıyız.  Ve  biz  bu  kitaba, bu vahye  ve  ayetlere  sahip  çıkacağımıza, onların  aydınlığında yolculuk  yapacağımıza, onlar  ile  amel  edeceğimize,  ölsek  bile  o kutlu   yoldan  ayrılmayacağımıza dair  söz  vermişiz, bizi  yoktan  var  eden, ve  bizi  yine  kitabı  ile  izzetli  kılan  Rabbimize.
Varsın, sıkıntılarımız olsun  yüreğim,  varsın  darda  kalalım, varsın  yoksullardan  diye  hor görsünler  bizi, ve  varsın  oturduğumuz  bir  köşemiz  yok  diye  alaya  alsınlar.  Bize  izzet,  bize  şeref, bize  onur  olarak  Kur’ana  tabi  olmak, ve  onun  emrinde  ve  yolunda  olmak, onunla  amel  etmek, en  büyük  izzetin  İslam  olduğunu  bilmek, yeter  bize  yüreğim.
Sayın okuyucum:  Kumdan  kaleler  yaptığımı  bende  biliyorum, ama  hiç  yapmamaktan  iyidir diye böyle  deli  dolu  sözler   ile  dolduruyorum  bohçamı.  İçinde  sana  yarayanlar  varsa   ne  mutlu  bana.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum