91. Gurur “Eyvâh! Kendimi Beğendim”
(8. Kanca - Mihnet’e düşüş)
Aldatma, kandırma, aldanma, kapılma, gaflet ve bilgisizliktir gurur. Kişinin, nefsinin arzularına ve bedeninin isteklerine uygun düşen şeyle tatmin olması, ötesini ve ilerisini düşünmemesidir gurur. “Sana gelen her iyilik Allah’tandır. Sana gelen her kötülük ise nefsindendir.” "Allah'a âsi olmak ve günah işlemekten dönüş, ancak Allah'ın verdiği ismet (günahlardan uzak olma hâli) ile, O'na itâate kuvvet ve iktidar da, ancak O'nun yardımı ile hâsıl olur" Kendini beğenme ve gururlanma hastalığına yakalanan mihnete dûçâr olur. Bu menzilde durmazsa “İsrâfil”e sevk olunur.
92. İsrâfil “Dördüncü Kat Semâdayım”
Allah’ın emri ile kıyâmet kopacağı zaman sûra iki defa üflemekle görevlendirilen melektir İsrâfil (a.s.). İsrâfil (a.s.), dört büyük melekten biridir. Sûr, nurdan bir boynuz veya borudur ki üzerinde ölenlerin ruhları sayısı kadar delik vardır. Ricâlullah (kutub, imâmân, evtâd, abdâl) dinin dayandığı velâyet, nübüvvet, risâlet ve imandan ibaret dört temel hakikati, duyu ve şehâdet âleminde temsil ederler. Bu dört hakikatin rûhî-bâtınî yönü Âdem, İbrâhim, Îsâ ve Hz. Muhammed (s.a.v.), zâhir yönü Îsâ, İlyas, İdrîs ve Hızır (a.s.) tarafından temsil edilir. Ricâlullah duyu ve şehâdet âleminde bu peygamberlerin nâibleridir. Ricâlullah ilimlerini İsrâfil, Mîkâil, Cebrâil ve Azrâil vasıtasıyla dinin zâhir yönünü temsil eden resullerden alır ve âlemde çeşitli tasarruflarda bulunurlar. İsrafil’i (a.s.) tanıyan Cebrâil’e sevk olunur.
93. Cebrâil “Yedinci Kat Semâdayım”
Peygamberlere vahiy getiren melektir Cebrâil (a.s.) ve dört büyük melekten biridir. Cibrîl, Rûhu’l-Kudüs, Rûhu’l-Emîn, Ruh ve Rasûl isimleriyle de bilinir. Karşı konulamayacak bir güce, üstün ve kesin bilgilere sahip, Allah nezdinde çok itibârı olan ve diğer meleklerin kendisine itâat ettiği şerefli bir elçidir Cebrâil (a.s.). Cebrâil, kuvvet mânâsına gelen Cebra ile, Allah anlamına gelen Îl’den meydana gelmiş bir isim olup, Allah’ın kuvveti demektir. Cebrâil’i (a.s.) tanıyan, risâletin madeni ve hamdin mazharı Muhammedî Mülk’e sevk olunur.
94. Muhammedî Mülk “Kulluk Makâmındayım”
En şerefli ve en yüce makâm olan kulluğun kabul edildiği makâmdır, habîbullahmakâmıdır Muhammedî Mülk. Muhammedî Mülk, Allah’a adanmış kulluğun kemâlinden kinâyedir veya kulluğu gerçekleştirmekten ve rubûbiyetin haklarını yerine getirmekten veya beşeriyetin zayıflığını görerek rubûbiyetin edeplerine uymaktan ibârettir. “Kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescidi Haram'dan(Mekke'den), kendisine bir kısım ayetlerimizi göstermek için, çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya (Kudüs'e) götüren Allah'ın şânı yücedir. Doğrusu O, işitir ve görür.” Kulluk makâmına erişeni, Rabbi arşına davet eder.
95. Arş Kapısı “En Yüce Makâmın Kapısındayım”
Arş, âlemi saran, çevreleyen dokuzuncu felektir. Arş, hakikatlerin, ilâhî ilimlerin ve rabbânî hikmetlerin tecelli ettiği mahal, azametinin mazharı, Zât’ın hususiyetidir. Arş, en yüce nazargâh ve en ihtişamlı yerdir. Bâtılın ona ulaşması mümkün değildir. “Rahmân arşa istivâ etti.” “Müminin kalbi Rahmân’ın arşıdır.” “Semâvâta ve yere sığmadım, mümin kulumun kalbine sığdım.” Allah’ın esas arşı ve istivâ ettiği varlık insan-ı kâmildir. Allah, insan-ı kâmili kuşattığında, nefsinden fâni, Hakk ile bâkî olur.