64. Güzel Fiiller “Allah’ın ve Kullarının Haklarına Riâyet Ediyorum”
İmandan sonra en lâzım olan ve en mühim olan, güzel, sâlih fiillerdir. Güzel fiiller ise, maddî ve mânevî kul haklarına tecâvüz etmemekle, Allah’ın haklarını da hakkıyla yerine getirmekle mümkün olur. Âdem olamaz ahsen-i takvim ile ekrem, takvâdır eden ehlini insân-ı ekrem, ilm ü amel etmezse eğer kalbini tenvir, Şeytan kesilir nefs-i habîsi ile Âdem. Allah’ın hakları ve kulların hakları îfâ edilince ilme’l-yakîn elde edilir.
65. Yakîn “Şüphe Olmayan İlme Kavuştum”
Kendisinde hiç şüphe olamayan ilimdir yakîn. Araların birleşmesi, arada bulunan şeyin (ayrılığın) ayrılmasıdır yakîn. Salih ameller, imânın kemâline vesile olunca yakîn hâsıl olur. “Sana yakîn gelinceye kadar Rabbi’ne ibâdet et.” Yakîn, nefsi sükûnete erdirir. İlim şüphelere mârûz kalabilir, yakînde ise şüphe yoktur. Sıhhati hakkında yakîn bulunmayan ilim, hakîki ilim değildir. Dumanı görmenin ateşin varlığına delil olması ilme’l-yakîn; ateşin kendisini görmek ayna’l-yakîn; el ile dokunarak ateşin yakıcılığını hissetmek ise hakka’l-yakîndir. İlme’l-yakîn avâmın, ayne’l-yakîn havâssın, hakka’l-yakîn de ehass-ı havâssın yakînidir. İlme’l-yakînde karar kılan, ayne’l-yakîne yükselir.
66. Ulvî Âlem “Perdeler Açılmaya Başladı”
Ayna’l-yakîn mükâşefedir, ulvî âlemleri seyretmedir. “Onun (Kur’ân’ın) hak olduğu açığa çıkana kadar onlara, âfâkta ve kendi nefislerinde âyetlerimizi göstereceğiz.” Hz. Ali’nin (r.a.); “Perdelerin açılması yakînimi arttırmaz” veya Hârise’nin (r.a.); “Rabbimin arşına bakar gibiyim” hâlidir yakîn. “Yakîn sahipleri için yeryüzünde âyetler vardır.” Bu mânâda yakîn, bir şeyin hakîkatı husûsunda mutmain olmaktır. Yakîn ehlinde, tevbe, sabır, şükür, recâ, havf, zühd, tevekkül, muhabbet ve rızâ hâli bulunur.
67. Rıdvân “Rabbim Sen’den Râzıyım”
Rızâ, kulun kalbinin, Allah’ın hâkimiyetine boyun eğmesi, kazâsının hükmü altında sükûnet hâlidir. Çünkü o, Allah’ın en iyi şeyi takdir ettiğini bilir, ona râzı olur ve için için kendini yemeyi bırakır ve şöyle der: “Rabb olarak Allah’tan, din olarak İslâm’dan, peygamber olarak Muhammed’den (s.a.v.), önder ve hakem olarak Kur’ân’dan râzıyım.” Râzı olduklarının vücûd ülkesinde bütün âzâlarına hâkim olabilmesi için, maddî ve manevî cihad gerekir.