38. İstenen Amaç “Ne İçin Yaratıldım Ben?”
Ulaşılmak istenen sonuçtur, maksattır, gayedir, hedeftir amaç. Evrende olan hiçbir şey anlamsız, amaçsız değildir, aksine her şeyin yaratılış hikmeti, maksadı ve hedefi vardır. İnsan ve cinler dışındaki bütün varlıklar yaratılış amaçlarından asla sapmaz, istenen amaç doğrultusunda hareket ederler. “Biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.” Nefsinin ve şeytanın etkisinde kalan insan bazen cüz-i irâdesiyle yanlış ve hatalı kararlar vererek, kendisinden istenen amaç dışında davranışlar sergiler. Acziyetiniidrâk ettiğinde, kulluk bilinci devreye girerek yaratılan her şeyin de kendisi gibi âciz olduğunu anlar ve onlara merhamet etmeye başlar.
39. Çıplağa Merhamet “Yaratılana Merhamet Etmeliyim”
(2. Ok - Güzel Ahlak’a yükseliş)
Acımak, üzüntü duymaktır merhamet. Îmanın ilk meyvesidir. “Merhamet edenlere Rahmân olan Allah Teâlâ merhamet buyurur. Yeryüzündekilere şefkat ve merhamet gösteriniz ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsin.” Merhamet, ruhlara hayat aşısı yapan bir gönülün hasletidir. Şefkat, cömertlik, tevâzu gibi üstün vasıfların mayasıdır merhamet. Çıplak, zâhiren merhamete en muhtaç kişidir. Merhamet kalbe yerleştiğinde, insanın elinden, dilinden vesâirazâlarından güzel fiiller dökülür. Merhamet kalbe yerleşmez, geçici olursa, hoş sohbettir bekleyen.
40. Hoş Sohbet “Âriflerle Sohbet Şifâ Oldu”
(3. Ok - Güzel Fiiller’e yükseliş)
Söyleşi, hasbihal, arkadaşlık, yoldaş olmaktır sohbet. Eğitim ve öğretimin esâsıdır sohbetler ve ilim ve irfan sohbetlerle aktarılır. “Kişi arkadaşının dîni üzeredir. Öyleyse her biriniz kiminle arkadaşlık ettiğine dikkat etsin.” Salihlerle oturan salih olur, fâsıklarla oturan fâsık olur. Dostluk ve arkadaşlık herkes için bir ihtiyaçtır. İnsan daha önce yaşadığı tecrübelerden dolayı doğru arkadaşı ve hoş sohbeti bilir ve tanır. Hoş sohbete devam eden, edep, ilim ve irfânlaziynetlenir ve güzel fiiller onda tabii hâle gelir. Güzel fiillere ulaşınca, kâmil mürşitle arasına “ZâtîÎtîkât” girer. Kâmil mürşid kendisini görür ve “BekâBillâh”a ulaştırmak için onu kendisine dönmeye çağırır. Bu büyük bir nimettir. Kâmil Mürşide dönerse, kâmil mürşit onu “BekâBillâh”a ulaştırır ve 24 derece daha yükselir. Kâmil Mürşide dönmez, zâtîîtikâdıyla hâlini yeterli görürse “Yakîn” e geçer. Hoş sohbete devam etmezse Râzı Olunmuş Emânet’e adım atar.
41. Râzı Olunmuş Emânet “Emâneti Yüklenmeliyim”
Uygun bulmak, hoşnud ve memnun olmak, benimsemek, kabul etmektir râzı olmak. Râzı olmak irâdeyi ortadan kaldırmaktır. Hakk’ın ezelî tercihini görmek ve kendisi hakkındaki tercihin, kendisi tarafından yaptığı tercihten daha iyi olduğunu kavramak, şikâyeti ve sızlanmayı bırakmaktır râzı olmak. Emânet olmayan ne var şu cihânda! İnsana verilen bütün nimetler emanet. Emanet verilen zâhirî ve bâtınî organlarını, Allah’ın yasakladığı ve hoş görmediği şeylerden korumak râzı olunmuş emanettir. Latif sesin duyulması ise emânetlerin yaratıldığı gâye için kullanıldığının emaresidir.