33. Cehil “Ben Kimim?”
(4. Kanca - Toprak Altı’na düşüş)
Cehâlet, insanın dünyevî olanı bilmemesi ve ondan habersiz olması demek değildir. Cehâlet, kendini bilmeme, kendinden haberi olmama hâlidir. Kendini-nefsini bilmeyen Rabbini bilemez. “Anladınsa sen seni, bildin ise cân u teni, gayri ne var ey gönül, cân u cânân sendedir.” Rabbini bilmeyen de, O’nun vadini ve vaîdini bilmez. Emanete ihânet eder, ahdini bozar, hududu aşar. Yaşayan ölü gibidir. Bu hâlde kalır, hemen kurtulmak için çareler aramazsa, ölüye de toprak altı yaraşır. Oyalanmaz, geçerse cehâletle haset etmeye başlar.
34. Haset “Her Güzelliğe Ben Lâyığım”
(5. Kanca - Büyük Deniz’e düşüş)
Kıskançlık ve çekememezliktir haset. Kişinin, başkasının sahip olduğu maddi ve mânevî imkânların kendisinin olması veya haset ettiği kişinin bu imkânlardan mahrum kalması arzusu ve temennisi ve bu konudaki çaba ve gayretidir. Haset, Allah’ın taksimine rızâ göstermemek, başkasına ikrâm edilen maddi ve manevî imkânlara kendisini daha çok hak sahibi görmektir. Şeytan’ın Adem’i (a.s.) kıskanmasıdır haset. Hasta akıl ve cehâletin ürünü olan bu davranışta ısrar, kişinin elde edemediği imkânlardan dolayı darlanıp sıkışmasına, öfkelenmesine, büyük denize düşmesine sebebiyet verir. Israr etmez, kurtulursa hafifler ve sıkıntıdan ferahlar, nefes alır.
35. Hava “Daraldım, Nefes alamıyorum”
Haset sıkar insanın vücudunu, daraltır ruhunu, nefes alamaz hâle getirir. Oturduğu mekânın pencerelerini açar, başını dışarıya uzatıp derin derin nefes almaya çalışır. Sanki bütün dünya üzerine geliyor hissinden kurtulmak, gökyüzüne yükselmek, bulutların arasında dolaşıp rahatlamak, nefes alıp ferahlamak ister. Ama bir kuş gibi havalanıp, gökyüzünde kanat çırpmak imkânından yoksundur. O zaman yüksekleri gözüne kestirir, dağ ve tepelere tırmanmaya, gökyüzünün havadar noktalarına ulaşmaya çalışır, dağları mesken tutar kendine.
36. Dağ “Yalnızlığa Çekilmeliyim”
Yalnızlık, insanın kendisiyle hesaplaşmasıdır, yaptıklarını ve yapacaklarını gözden geçirme fırsatıdır. “Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Aciz kişi de, nefsini hevâsına tâbi kılan ve Allah’tan dilek(ler)de bulunup duran (bunu yeterli gören) kişidir.” Nefis ve hevâsının peşinde olan kişinin kendini gerçekten hesaba çekmesi ise pişmanlıklarla, âh ve vâhlarla dolu olur. İrâdesine sahip olamayıp işlediği yanlışları ve yapmadığı, yapamadığı doğruları düşündükçe hüzün kaplar her tarafını ve derinden ne kadar âciz olduğunu idrâk eder.
37. Acizlik “Âcizim ve Muhtâcım”
Güçsüz ve kudretsiz kalmak, bir şeyden geride, arkada olmak, kifâyetsizliktirâcizlik. Kendine ve başkalarına faydası olmamak, bulunduğu hâlden kurtulamamaktır âcizlik. Yunus (a.s.) gibi balığın karnında “Lâ ilâhe illâ entesübhânekeinnîküntümine’z-zâlimîn” demek ve ne söylediğini anlamaktır âcizlik. Acziyetiniidrâk etmek, istenen amaca sevkeder insanı.