29. Hakk’a Duâ “Allahım! Yardım et”
Cehennemin ve cehennemliklerin dehşet içerisindeki durumunu bilip, anlayıp, şâhit olunca, cehennemden ve cehennemliklerden uzaklaşmak ve kurtulmak, cenneti ve cennetliklerin güzel hallerini bilip, anlayıp, şahit olunca cennete girmek ve cennetliklerle dost olmak ister insan. Kendisine yardım edebilecek tek kuvvete, her şeye gücü yeten Allah’a gizli ve âşikâr yalvarır: “Allahım! Şüphesiz ki ben Senden cenneti ve ona yaklaştıran söz ya da amele muvaffakiyeti istiyorum. Ateşten ve ona yaklaştıran söz ve hareketten de Sana sığınıyorum” Allah’ın rızasına ulaşmak için, bu konuda kendine rehber olacak arkadaşlar edinir, onların bilgilerinden istifâde etmek, sohbet etmektir amacı.
30. Kötü Sohbet “Câhiller Yoldaşım Oldu”
(2. Kanca - Cehâlet’e düşüş)
Arkadaşlık yapmak, karşılıklı konuşmak anlamındadır sohbet. İnsan bildiklerini sohbet yoluyla başkalarına aktarır veya bilmediklerini sohbet yoluyla öğrenir. Sohbete liyâkatı olmayan, ilim ve irfândan nasibini almamış, yalan-yanlış, hevâ ve hevesine, kendi anlayışına göre konuşan câhil kimselerle sohbet, cehâlet derekesine düşürür insanı. “Şerîatsız tarik olmaz, câhil sofu dînin bilmez, belki câmiye de gelmez, bu kavimden kaçmak lâzım.” Câhiller tarafından kandırıldığını öğrenip, onlardan uzaklaşan, kaçan kişi doğru kişileri araştırıp bulması gerekirken, insanlara itimâdını yitirerek yalnızlığa, uzlete çekilir.
31. Çöl “Yolumu Kaybettim”
Susuz ve ıssız, geniş, kumluk yerdir çöl. Yoksunluktur, rahmetten uzak kalmaktır. Medeniyetin sıfırlandığı, korkunç bir sessizliğin hüküm sürdüğü, sıcağın kavurduğu ve mutlak surette hayallerin, halüsinasyonların görülerek gerçeğin ayırt edilmesinin imkansızlaştığı, bir yudum suya ihtiyaç duyulan yerdir çöl. Rahmetten uzak kalanın akıl, fikir ve gönül gıdası kesilir. Kötü sohbetin zehirli otları temizlenmediğinden, tâze yaralar iyileşmediğinden, yanlış fikirlere ve düşüncelere dalar insan, gönlünü gereksiz şeylerle meşgul eder. Yaşadığı olumsuzluklardan dolayı insanlardan uzaklaşıp yabancılaşan kişi, ahmak olduğu için bunların başına geldiği zannına kapılır. Bu zan ise hasta aklın ürünüdür.
32. Hasta Akıl “Aklım Başımda Değil”
(3. Kanca - Mezellet’e düşüş)
Aklın basiretini nûr kaplayınca, cehâlet karanlığı yok olur ve kişi gerçekleri görmeye başlar. Cehâlete mâni olduğu için akıla “engel” anlamında “akıl” denilmiştir. Çünkü akıl, kişiyi helâke düşürecek şeylerden engeller ve akıl kişiyi ilgisi olmayan, boş ve mânasız şeylerden alıkoyar. İyiliği ve kötülüğü tanıyan akıllı değildir, iyiliği tanıyıp gereğini yapan, kötülüğü tanıyıp ondan sakınan kimse akıllıdır. Lâkin akıl hastalandığında, basiret nuru söner, cehâlet karanlığı her yeri kaplar ve zulmet çöker. Bu hâlde kalır, vakit geçirirse kişi mezellete düşer.