Hidayet GÜLTEKİN

Hidayet GÜLTEKİN


ÂRİFLERİN SATRANCI

02 Aralık 2019 - 00:01

Hattat Necmi Atik'in eserlerinden bir tanesi olan 'Ariflerin Satrancı' isimli eserini takdirlerinize sunuyorum. İstifade etmeniz temennisi ile...
19.          Münâfıklık “İyi Gibi Görüneyim Bâri”
Konuştuğu zaman yalan söylemek, vadettiğinde yerine getirmemek ve emânete ihânet etmek, içi başka dışı başka olmak; yani insanoğlunun en tehlikeli karakteridir münâfıklık. Cehennemin en alt katında, derk-i esfelde olmak. İki ara bir derede kalmak. Şahsî menfaat, mal, makâm, şöhret için her şekle girmek, bukalemun tıynetine bürünmektir münafıklık.  Bu çok yorucu ve onur kırıcı şahsiyete bir son vermek; Ya olduğun gibi görünmek ya da göründüğün gibi olmak.  Ama hangisi?
20.          Vesvese “Ne Yapıyorum Ben”
Şeytanın veya nefsin kuruntuya, kuşkuya, tereddüte ve aslı olamayan ihtimallere düşürmesidir insanı vesvese. Nefsin peşinde koşmak, onun arzu ve isteklerini yerine getirmek, hep hasret ve nedâmet, sıkıntı ve zulmet. Hatalardan ibret almak, ders çıkarmak, tekrar aynı vartalara düşmemek, geçmişte yapılan yanlışları telâfi etmek ve yaşanan zamanı değerli kılmak vakti gelmedi mi? Zaman geçiyor ve her geçen an insanı kabre yaklaştırıyor, ömür bitiyor. Karanlıktan aydınlığa çıkan yolu bulmalı, kötülüklerden vazgeçme ve iyiliklere adım atmanın genişliği ve ferahlığı kaplamalı her yanı.
21.          Bast “Hakk’a Yönelmeliyim”
Aklı devre dışı bırakan cehaletten kurtularak, aklın ve zihnin açılması, eğri ve doğrunun belli olması, gözün önündeki sis perdelerinin aralanması, gönlün genişleyip kalbin rahatlamasıdır bast.  Gönlü ve kalbi mahzun eden nefsin galibiyetinin zayıflayıp mağlup olmaya başlamasıdır bast. Ruhun nurlarıyla parıldaması ve zaman ve zeminin ferahlatıcı esintilerinin vücut ülkesinde cevelân etmesiyle, insanoğlunun maddi ve manevi bütün güzelliklere yelken açmasıdır bast. Fırsat rüzgara benzer, marifet onu geçerken tutmaktır. Kabul, lütuf, rahmet ve üns işareti, Hakk’a yönelmenin zamanı. Gaflete düşmek ise tamahkârlığı getirir.
22.          Tamahkârlık “Dünya Çok Tatlı Geliyor”
Hırsla istemek, aç gözlülük, doymazlıktır tamahkârlık. Dünya lezzetlerinin peşinde koşmak, mala mülke karşı aşırı düşkünlük, çarçabuk geçmekte olan dünyaya tutku ile bağlılık, dünyanın bütün nimetinden tatmin olmak ve devamını sağlamak için her türlü fırsatı değerlendirmektir tamahkârlık. Ama Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olur insan. Dünyada bâkî kalacakmış gibi aşk ve şevkle bağlananlarla dostluk ve arkadaşlık kurup, muhabbet edince, gönlünü kaptırır insan, âşık olur.
23.          Mecâzî Aşk “Âşık Oluyorum Galiba”
(1.          Ok - Hakîkî Aşk’a yükseliş)
Aşk, şiddetli sevginin adıdır. Fânîlere gönül bağlamak, dünyaya olan aşırı derecedeki sevgi mecâzî aşktır. Mecâz ise hakîkate köprüdür ve bazen mecâzî aşk, hakîki aşka götürür insanı. Leylâ ve Mecnûn kıssasında olduğu gibi,  Leylâ’dan Mevlâ’ya giden yol olur mecâzî aşk ve insanı hakîki aşka ulaştırır. Mecâzî aşkta eğlenen ise hayret denizinde kalakalır.
24.          Hayret Denizi  “Sevdiğime Nasıl Kavuşacağım”
Maşûkuna olan ihtiyaç, ona kavuşamamak, kavuşacak imkânlardan yoksun olmak, noksan olmaktır hayret. Sanki bir denizin ortasında, ne karayı görür, ne de hareket edecek vaziyette kalmak. Bu denize ulaşanın akıl ipinin ucu elden çıkar ve zan evinin kapısı kaybolur. Vücut ülkesinde hâkimiyet akıldan alınır, şaşkınlığa verilir, kişi mâşûkuna hitâben şöyle demeye başlar: “Benim hayretten gönlüm kanlara gark oldu. Senin durumun nasıldır? Ayrılığından dolayı gönül mumumu yaktım. Sen gideli hayret denizine düşüp kaldım.” Hayret denizindeki tehlikelerden kurtulup, gönül pusulası ile sevgilinin bulunduğu illere sağ sâlim varmaktır amacı.
 
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum