Hattat Necmi Atik'in eserlerinden bir tanesi olan 'Ariflerin Satrancı' isimli eserini takdirlerinize sunuyorum. İstifade etmeniz temennisi ile...
Ariflerin Satrancı’nın her kavramının ayrı bir kitap konusu hacminde olduğu muhakkaktır. Çalışmamızın hacmi buna müsâit olmadığından kavramların açıklamaları kısa ve öz anlatımla yapılmaya çalışılmıştır. (devamı)
14. Cehennem “Öfkemin Kurbanı Oldum”
Öfke ile kalkan zarar ile oturur. Şeytan der ki;” İnsan öfkeli olduğu zaman, çocukların topla oynadığı gibi, biz de onunla oynarız.” Şüphesiz öfke cehennem ateşinden bir kordur ki, aklı devre dışı bırakır, gönlü perdeler, dengeyi bozar ve insana akle hayâle gelmeyen şeyler yaptırır. Hapishâneleri ve hastahaneleri dolduran insanların çoğu, bir anlık öfke patlamasının kurbanıdırlar. Öfkeli insan, kin, intikâm, hakâret, kavga ve cinâyet gibi şeylerle dolu insandır. “Öfke gelir göz kararır, öfke gider yüz kızarır.” Keyfine göre hayat sürmek, Mâlik’in mülkünde haddi aşmak ve yasak olan şeyleri işleyerek alışkanlığa dönüştürmek çizgiyi geçmektir.
15. Yasak Şeyler “Vazgeçmekte Zorlanıyorum”
Yasak kılınma ve engelleme hükmü koyana göre değişir. Bir zâlimin yasak ilan ettiği şeyler, hakların gaspedilmesi, hürriyetin engellenmesidir. Kullarını çok seven Allah’ın yasak kıldığı şeyler ise, onların maddî ve manevî zararlara uğramalarını engellemesi, yani kullarına şefkat ve merhamet göstermesidir. Allah’a şirk koşmak, haksız yere adam öldürmek, namuslu olan kadına iftira etmek, zina etmek, savaş meydanından kaçmak, sihir yapmak, yetim malı yemek, ana-babaya isyan etmek, faiz yemek, içki içmek, yalan söylemek, kul hakkı yemek gibi yasak kılınan şeyler insanlık vasıflarının korunmasıdır. İnsan ne kadar kötü fiiller işlese de, fıtrî özelliklerinden dolayı gönlü her zaman sinyal verir, daralır ve yaptıklarından dolayı zaman zaman hayıflanarak, hayret denizinde tefekküre dalıp yaptıklarının affedilmesi için çareler arar.
16. Büyük Deniz “Vicdan Azâbı Çekiyorum”
Hangi insanın vicdanı yaptığı kötülüklerin ve yanlışların altında ezilmez ki. Hayatın en karanlık noktalarında yaşayan kişiler bile bir çıkış yolu bulmak için çırpınır durur. Bulunduğu hâlin kendi yaptıklarından kaynaklandığını, nefsine ve şeytana uyduğu için bu durumlara düştüğünü hatırladıkça üzülür ve “Nasıl bütün bunları yapabildim, ben nasıl ve ne zaman bu kadar kötü oldum” diyerek kendini ayıplar. "Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar." âyet-i kerimesi imdâda yetişir.
17. Hasret “Keşke Yapmasaydım”
Geçmişteki hatalara ve kayıplara üzüntü içinde hayıflanmaktır hasret. Bu kadar yaş hebâ oldu, Düşündükçe gözüm doldu, Payitahtı düşman aldı, Mavzerini sıktın nefis. En büyük ve en değerli olan ömür sermayesini tüketmenin verdiği ızdırap insanın boğazında kördüğümdür. Telâfisi imkansız olan geçmiş zamana, küçük-büyük demeden işlenen hatalar eklendiğinde ise hasret ateşi yürekleri dağlar. Az günahı az sanma kime karşı ona bak, az nimeti az sanma kimden gelir ona bak anlayışı sarar insanın bütün benliğini. Hasret, riyâkârca olur ise kötü ahlâk devam eder.
18. Kötü Ahlâk “Ama Onlarda Hak Etti”
Beşerî davranışlardır ahlâk. Güzel veya kötü olması kişinin kendi elindedir. Ahlâkı kötü olan ise yakınır durur: “Amelime riyâ katar, Ahlaklarım beter beter, Aklım anın sözün tutar, Zincirini taktın nefis. İstediği yere çeker, Mânevî evlerim yıkar, Bal içine zehir döker, Masiyete çektin nefis. Hakk’dan da hayâ etmedin, Dost buyruğuna gitmedin, Sülûkta adım atmadın, Döşlerime çıktın nefis. El gördülük yaptın amel, Buzdan kurmuş idin temel, Şöhret ile olmaz kemal, Evlerimi yıktın nefis. Fenâ ahlak bütün bende, Ayıp der saklarım canda, Ağularlar bizi günde, Zehrini döktün nefis.” Bir taraftan nefsini ayıplar, diğer taraftan kötü alışkanlıklar devam eder. Dili bir şey söyler, kalbi başka bir şey. Dil ile gönül bir değildir, nifak hâlindedir.