Hidayet GÜLTEKİN

Hidayet GÜLTEKİN


ÂRİFLERİN SATRANCI

25 Kasım 2019 - 00:01

Hattat Necmi Atik'in eserlerinden bir tanesi olan 'Ariflerin Satrancı' isimli eserini takdirlerinize sunuyorum. İstifade etmeniz temennisi ile...
 
Yolcu sırasıyla Hıyânet, Yerilmiş fiiller, Cehennem, Yasak Şeyler, Büyük Deniz, Hasret, Kötü Ahlâk, Münâfıklık ve yirminci basamak olan Vesvese basamaklarında hak ve hakîkattan uzak, şeytanın rehberliğiyle nefsinin peşinde sürüklenir durur. Yolcu, yirmi birinci basamakta Bast hâli yaşar, aklı biraz başına gelmiştir. Sis perdeleri aralanarak, gönlü genişler ve rahatlar. Ruhun nurlarıyla parıldaması, ferahlatıcı esintiler meydana getirir.
Bast’ta insan gaflete düşerse sırasıyla Tamahkârlık ve birinci okun bulunduğu Mecâzî Aşk basamağına gelir. Mecâz, hakîkata köprüdür ve bazen mecâzî aşk yolcuyu yirmi bir derece yükselterek Hakîkî Aşk’a vâsıl edebilir. Mecâzî Aşk’ta eğlenen, Hayret Denizi, Arz, Havf, Haşyet, A’râf, Hakk’a Duâ, Kötü Sohbet basamaklarına varır. 
Kötü Sohbet ikinci kancadır. İlim ve irfandan nasibini almamış, hevâ ve hevesine, kendi anlayışına göre konuşan câhil kimselerle sohbet, Cehâlet derekesine düşürür insanı.  Yolcu Çöl’den geçip, bu sefer üçüncü kanca olan Hasta Akıl kancasına takılırsa Mezellet derekesine yuvarlanır. Aklın basîretini nûr kaplayınca, cehâlet karanlığı yok olur ve kişi gerçekleri görmeye başlar. Cehâlete mâni olduğu için akla “engel” anlamında “akıl” denilmiştir.
Çünkü akıl, kişiyi helâke düşürecek şeylerden engeller ve akıl kişiyi ilgisi olmayan, boş ve mânasız şeylerden alıkoyar. İyiliği ve kötülüğü tanıyan akıllı değildir, iyiliği tanıyıp gereğini yapan, kötülüğü tanıyıp ondan sakınan kimse akıllıdır. Lâkin akıl hastalandığında, basiret nûru söner, cehâlet karanlığı her yeri kaplar ve zulmet çöker. Yolcu bu hâlde eğlenir ve vakit geçirirse Mezellet’e düşer.
Cehil’de dördüncü kancadır ve yolcuyu Toprak Altı’na sürükler. Cehâlet, insanın dünyevî olanı bilmemesi ve ondan habersiz olması demek değildir. Cehâlet, kendini bilmeme, kendinden haberi olmama hâlidir. Kendini-nefsini bilmeyen Rabbini bilemez. “Anladınsa sen seni, bildin ise cân u teni, gayri ne var ey gönül, cân u cânân sendedir.” Rabbini bilmeyen de, O’nun va’dini yani müjdesini ve vaîdini yani azabını bilemez. Emanete ihânet eder, ahdini bozar, hududu aşar. Yaşayan ölü gibidir. Bu hâlde oyalanır, hemen kurtulmak için çareler aramazsa, ölüye de Toprak Altı yaraşır. Oyalanmaz, geçerse yolcu cehâletle Haset etmeye başlar.
Beşinci kanca ise Haset’tir, yolcuyu Büyük Deniz’e atar. Kıskançlık ve çekememezliktir Haset. Kişinin, başkasının sahip olduğu maddi ve mânevî imkânların kendisinin olması veya haset ettiği kişinin bu imkânlardan mahrum kalması arzusu ve temennisi ve bu konudaki çaba ve gayretidir. Haset, Allah’ın taksimine rızâ göstermemek, başkasına ikrâm edilen maddi ve manevî imkânlara kendisini daha çok hak sahibi görmektir.
Şeytan’ın, Adem’i (a.s.) kıskanmasıdır Haset. Hasta Akıl ve Cehâlet’in ürünü olan bu davranışta ısrar, kişinin elde edemediği imkânlardan dolayı darlanıp sıkışmasına, öfkelenmesine, Büyük Deniz’e düşmesine sebebiyet verir. Israr etmez, kurtulursa hafifler ve sıkıntıdan ferahlar, nefes alır ve yolcu sırasıyla Hava, Dağ, Âcizlik, İstenen Amaç ve Çıplağa Merhamet basamaklarında “en büyük cihad” olan nefsiyle mücadeleye devam etmektedir. Merhamet, ruhlara hayat aşısı yapan bir gönlün hasletidir ve ikinci okun bulunduğu basamaktır, yolcuyu on sekiz basamak birden yükselterek Güzel Ahlâk makâmına vâsıl eder.
Kırkıncı basamak olan Hoş Sohbet’e gelen yolcu, sâlihlerin dostluğuna kavuşmuştur. Üçüncü okun bulunduğu Hoş Sohbet’e devam eden, edep, ilim ve irfânla ziynetlenir ve elli yedinci basamağa yükselerek Güzel Fiiller kendisinde hâl olur. Bu hâl onda karar kılmazsa sırasıyla Râzı Olunmuş Emânet, Latîf Ses, Keder, Hakîkî Aşk basamaklarını geçerek altıncı kancanın olduğu Harâbeler menziline varır.
Bu menzilde Allah’tan ayrı kalmak vicdanı rahatsız ve huzursuz eder ve herşeyin kendisini Allah’tan alıkoyduğu zannıyla hareket ederek, her şeyi kötü görür ve onları söküp atmak, kurtulmak ister insan. Zâhirle bâtın dengesini yitirir. Elindeki imkânları kaybeder, harab eder, fakir düşer, göğsü daralır ve ahlâkı kötüleşir. Kanca kendisini yakalar ve Kötü Ahlâk derekesine düşürür.
 
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum