Hidayet GÜLTEKİN

Hidayet GÜLTEKİN


PAYİTAHT 6

29 Nisan 2016 - 00:02

Bu yazı sadece meraklısı içindir…
On bir yol arkadaşı bir Cuma vakti, hayatın ve ölümün sahibine divan durmak için yürüdü.
Edirne…
Benim için büyük bir bilinmezlik sihirli bir yolculuktu. Mimar Sinan’ı devleştiren Selimiye hayali ve tutkusu esrarlı bir perde gibi vücudumu sarıyordu. Edirne’ye ulaştığımızda ilk olarak sınır kapısına gittik. Sosyal Medya’dan bizleri takip eden kitlelere her anı detaylarıyla aktarmak, paylaşmak istiyorduk.
Kapıkule mekanlı aile fotoğrafımız beni çocukluk yıllarıma götürüyor o meşhur Türk Filmlerinin vazgeçilmez karelerine dahil oluyordum.
Karasal İklimin hüküm sürdüğü bu payitahta bizi karşılayan bir bahar güneşi ılıman bir havaydı. Evsahipliğini yeryüzü ve gökyüzünün yaptığı, Allah’a hamd için yola düşenlerin meşkle karşılandığı bir Cuma gününü yaşıyorduk.
Tunca nehri bizim için ayrı bir öneme sahipti çünkü yol arkadaşlarımızdan Mustafa Tunca’nın soyismine sahipti. Tarihi köprü geçmişten geleceğe selam veriyor. Hemen cevresindeki kavakların silüetleri suda dalgalandıkça hayale dalıyordum.
Birinci Sultan Murat Han’ın fethettiği ve 92 yıl boyunca Cihanşumul Osmanlı İmparatorluğuna Başkentlik yapan tarihi kentin fısıltılarını dinliyordum. Her köşesi ayrı bir hayat, her anı bir destan olan bu kentte bambaşka duygular yaşayacağınıza eminim.
Benim gibi bir günü Edirne’ye sığdırmaya çalışanlar yanıldıklarını ayrılırken anlayacaklardır. Edirne Osmanlı Türk Kültürünü 612 eserle size sunan mihmandar bir ilimizdir. Selimiye, Üç Şerefeli Camii, meriç köprüsü, Eski Camii muhakkak görmeniz gerekenlerin başlıcalarıdır. Kapalı ve açık çarşılarını gezmeden, alışveriş yapmadan dönmeyiniz.
Peynirini tatmadan, ciğerini yemeden giderseniz Edirne’ye gittim demeyesiniz.
Sizler adına payitahttan payitahta bir umut olan yolculuğumuzu anlatmaya yol hikayesi sevenler için yaşamaya ve paylaşmaya devam edeceğiz.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum