Meşhur halk filozofu Diyojen, Büyük İskender devrinde yaşamıştır. Dünyada hiçbir şeye değer vermemiş, ne mal ne mülk edinmemiştir. Bir rivayete göre, yan yatmış büyükçe bir fıçının içinde hayatını sürdürmüştür. Esprileri, nükteli sözleriyle hem sevilmiş, hem de çok meşhur olmuştur. Öyle ki, şöhreti İmparator Büyük İskender’in bile kulağına ulaşmış ve o da merak edip, bu garip filozofun ziyaretine gitmiştir. İskender, Diyojen’in gariban hâline üzülmüş olacak ki, bu zavallıya bir hayrımız dokunsun diyerek, “dile benden ne dilersen,” demiş. Diyojen, yardımcılarıyla başında dikilmiş duran İskender’e muhtemelen fıçısının içinden bakmış ve:
“Gölge etme, başka ihsan (iyilik) istemem” deyivermiş.
“Zarar verme yeter, iyiliğin senin olsun” manasını içeren bu yaşanmış hayat dersi, devir değişse de güncelliğini korumaktadır.
Dünyanın ilk 10’u arasında yer alan, Türkiye’nin misafir odası kabul edilen o dillere destan Konyaaltı sahilinde yapılması engelli vatandaşlarımız tarafından talep edilen bir projeyi çarpıtan zihniyet için meselenin hakikatini anlatalım.
İnsanların görme, işitme, duyma, konuşma, düşünme ve anlama gibi zihinsel veya bedensel engelli olmaları hayatın bir gerçeğidir. Bu yalın gerçek karşısında bu özel hemşerilerimize hizmeti gaye edinmiş Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in önemli hizmetini çarpıtmak, güneşe sırt çevirmektir.
Projeyi Türel ve ekibinden talep eden engelli STK’lardır. Toplumun örgütlü bireyleri kentin seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Türel’den sadece fırsat eşitliği istemiş ve tüm dünyanın tatilini geçirdiği Antalya da denize girmenin çözümünü talep etmişlerdir. Olayın altı da üstü de, önü de arkası da bundan ibarettir. Konyaaltı sahil plajına yapılan iskele engelli vatandaşlarımızın Akdeniz’le kavuşması içindir. Siz siz olun buna ENGEL olmayın.
Tüm Dünya da STK’ların projeleri ile kentler yeniden şekillendirilirken böylesine önemli ve özel bir çalışmayı baltalamak yada çarpıtmak sadece hizmet edenlere değil, kentin tüm yaşayanlarına haksızlıktır.
Ortada pozitif bir ayrımcılık dahi söz konusu değildir. Keza bu özel insanlarımıza karşı pozitif bir ayrıcalık tanınması ise her zaman arzumuzdur. Hal böyle iken, öküz altında buzağı arayanlar beyhude bir uğraş içerisindedir.
Antalya da 12 de güne başlayıp sahurla yatanlar, yeni oyunlar kurmaktalar. “Herkesi kör, alemi sersem sananlar” yanıldıklarını tez zamanda öğreneceklerdir.
Sevdiğim bir sözü hatırlatmak istiyorum.
“Evin camdan ise kimsenin evine taş atma!”
Taş atıyorsan da sonuçlarını göze al!