Onu meslektaşlarım sayesinde tanıdım. İHA ilk haberi yaptığında 20 Ekimdi. Haber ajanstan düştüğünde dalga dalga yayıldı. İnternet siteleri, yaygın ve yerel medya Ali’nin dramını, mağduriyetini sayfalarına taşıdı. Hepiniz gibi bir baba olarak bende Ali’nin hikayesini merak ederek haberin detaylarını okudum.
Savaş mağduru 12 yaşındaki Ali, uçaktan atılan bir bomba ile sağ ayağını kaybetmişti. Ali İsdfarec, okula gidebilmek için protez bacak istiyordu.
Haber o kadar çok ses getirmişti ki hemen yarın Ali’nin protez bacağa kavuşacağını düşünüyordum. Birkaç gün geçmesine rağmen Ajanslardan Ali’nin protez bacaklı fotoğrafı gelmiyordu. Günler günleri kovaladı. İHA’dan ikinci bir Ali haberi daha geçildi. Bu sefer takvim yaprakları 11 Kasım’ı gösteriyordu. Mazlum Ali, Mağdur Ali, Kimsesiz Ali kaderine terk edilmişti. Ali 12 yaşında ülkemizde misafir edilen, bir bacağı olmayan ve kendi imkanlarıyla protez bir bacağa sahip olamayacak olan bir bireyimizdi.
O, Suriye’nin Deyr ez-Zor kentinde günlük hayatına devam ederken bacağını vücudundan ayıran bombaya engel olamamış ve bacağını kaybetmişti. Bu olay sonrasında Can, mal ve namus emniyeti bulunmayan ülkelerinden hicret etmiş, Dünya mazlumlarının son kalesi Türkiye’ye sığınmışlardı. 15 Mart 2011 de başlayan Suriye iç savaşından anası, babası ve altı kardeşiyle Türkiye’ye sığınmakta bulmuştu çareyi.
Ali okula gitmek, oyun oynamak ve yürümek için protez bacağa ihtiyaç duyuyordu. Nefsi ve şeytanıyla ortak hareket edip, Suriyeli sıfatını duyunca cinnet geçirmeyenlerden ümmet ve insanlık şuuruyla hareket edenlerden yardım bekliyordu.
Mesleğimiz icabı zaman zaman çeşitli toplantılarda buluştuğumuz Antalya OHAL Valisi Sy. Münir Karaloğlu’na bu sabinin çaresizliğini aktardığımızda “gerekenin yapılması” talimatını verdi. Sonraki süreçte konuyu Valilik Basın Müdürü Mahmut Mahir Deniz’le takip etmeye başladık.
Beşir Derneği Antalya İl Başkanı Tevfik Doğan’da bu çabaya katkı koyunca umutlarımız yeşerdi. Beşir Derneği çatısı altında gönüllü doktorluk yapan Kemal Kiraz ve Bahri Özdemir’le birlikte durumu yerinde müşahede etmek isteyen Tümsiad Antalya İl Başkanı Hüseyin Demirezen’inde katıldığı bir gurupla Ali’nin evine gittik.
Hani biz haberde Ali’nin protez bacağı için kahrolmuştuk ya. Evin halini ve mazlumlarını çaresizliğini görünce Ali’nin dahi ayağını unuttuk. Evde oturacak şilte ve yorgandan başka bir şey yokken bir piknik tüpü birkaç kap kacak ve yiyecek olmayan bir mutfakla karşılaştık. Isınacak mutfakta tencerenin altında bulunan piknik tüpünden başka bir şey bulunmazken bu ahval üzerinde sohbet ettiğimiz Suriyeli misafirlerimizin milletimize ve devletimize ettiği dualarla duygulandık.
Oradan ayrıldıktan sonra Ali için bir heyet gönderdik. Muayeneleri yapıldı, protez bacak için her altı ayda bir kontrol (büyüme çağında olduğu için) her iki yılda bir yenilenmesi gerekir raporu aldık. Olayı paylaştığımız medikalcı benimde çorbada tuzum bulunsun diyerek, 3000 TL maliyetli bu ayağı sipariş ettik. Olayı koordineli yürüttüğümüz Mahmut Bey’li bilgi paylaştık. Tamda bu noktada devreye o bürokrasi denilen canavar girdi. Mahmut Bey, vakıftan Ahmet Bey’e yönlendirdi. Ahmet Beyin ödeme yapabilmesi için ailenin resmi evrakları ve Türkiye’ye giriş belgeleri gerekiyordu. Ailenin bu belgeleri şimdilik hazırlayamadı, hazırlamasını bekliyoruz. Sonrasında yeni bir bürokratik engele takılmazsak Üçbin TL’sını Valimizin olurlarıyla ödeyip Ali’yi protez bacağına kavuşturacağız.
Elbette sadece protez bacakla gitmeyeceğiz. Ayakkabısız çocuklara ayakkabı, üşüyen bedenlerine montlar hediye edeceğiz. Biraz gıda, biraz eşya toplayacağız. Biz tokken komşularımız aç kalmasın diye. Çocuklarımız üşümeden ders çalışırken ümmetin kimsesizleri üşümesin diye.
Not: Ali’yi, kardeşlerini ve yaşadığı evin halini merak edenler face sayfamda bugün paylaşacağım fotoğraflara bakabilirler. Tüm Dünya mazlumlarının hamisi olanlara selam olsun.