Hattat Necmi Atik'in eserlerinden bir tanesi olan ‘99 SORUDA KUR'AN-I KERİM' isimli eserini takdirlerinize sunuyorum. İstifade etmeniz temennisi ile... ( [email protected] )
Herkes Tefsir Yapabilir ve Anlatabilir mi?
Tefsir; Kur'an-ı Kerim'in dil ve tarih açısından incelenmesidir. Vahiylerin tarihsel bağlamlarını anlatan rivayetler ve dilbilimsel bilgiler; Bunlar da, Allah Rasulü'nden (sav) gelen nakiller, sahabeden gelen nakiller, sahabeden öğrendikleri için tabiundan gelen nakiller, sonra da Arap dilinin bilinmesidir. Kur'an-ı Kerim'in indiği (dönemin) dilini ayrıntılarıyla ve sanatsal özellikleriyle bilmeyen ve garip kelimelerini anlamayan kimseler bugün de tefsir yapamazlar. Bu konulara vakıf olan herkes tefsir yapabilir. Herhangi bir tefsirin metnine bağlı kalınarak, herkes tarafından tefsir yapılabilir, anlatılabilir.
Rasulullah (sav) şöyle buyurdu :"Her kim Kur'an hakkında kendi görüşüne dayanarak bir şey derse (bir karar verirse), cehennemde yerini hazırlasın."
Rasulullah (sav) şöyle buyurdu : "Benim hakkımda da bildiğiniz dışında sözden kaçının. Kim bana bile bile yalan nisbet ederse ateşteki yerini hazırlasın. Kim de Kur'an hakkında re'yi ile söz ederse ateşteki yerini hazırlasın."
Rasulullah (sav) şöyle buyurdu :"Arapça olan dini ilimlere dayanmadan kendi görüşüyle Kur'an-ı Kerim'e mana veren kimse isabet etse bile gerçekten hata etmiş olur"
Rasulullah (sav) şöyle buyurdu :"Benim ümmetimden öyle bir kavim vardır ki, kötü hurmayı saçtıkları gibi Kur'an'ı saçarlar. Onu gerçek tefsirinden başka bir şekilde tefsir ederler."
Rasulullah (sav) şöyle buyurdu :"Ulûm-i arabiyye'de âlim olmayan (Arapça olan alet ilimleriyle dini ilimleri bilmeyen) kimse Kur'an ayetlerine mana verirse Cehennem ateşinden kendine yer hazırlasın."
Ebu Bekir Sıddık'a (ra); "ve fakiheten ve ebba" (...meyveler ve çayırlar bitirdik) ayetinin tefsiri sorulduğunda: "Ben Allah'ın kitabından bir harf hakkında Allahu Teala'nın murad ettiğinden başka bir şey söylersem, beni hangi gök gölgelendirir ve hangi yer taşır. Nereye gidebilirim ve nasıl yaparım" buyurmuştur. Manasını kati olarak bilmeden Kur'an'ın tefsirine kalkışmak büyük hatadır.
Dünyaya ait herhangi bir işten dolayı Kur'an'ı Kerim'i te'vil etmeye kalkışmamalı, Kur'an'dan olmayan şeyler Kur'an'a karıştırılmamalı, ona karşı son derece edepli ve hürmetkar olunmalıdır.
Rasulullah (sav) şöyle buyurdu ki:"Yer (yüzün)den ilk kaldırılacak olan ilimdir." (Sahabeyi kiram) dediler ki:"Ya Rasulallah! Kur'an kaldırılır mı?" (Rasulullah (sav)) buyurdu ki:"Hayır, Kur'an kaldırılmaz. Fakat onu bilenler ölür." veya şöyle buyurdu:"Onun tevilini (hakiki manasının tefsirini) bilenler (rasihler) ölür ve onu (Kur'an'ı) kendi arzularına göre tefsir edenler (hayatta) kalır."
Resulullah (s.a.v) buyurdu ki:"Ümmetimin üzerine öyle bir zaman gelecek ki, Kur'an-ı Kerim'in ancak ismi, ¡slamında ancak resmi (görün-tüsü) kalacaktır. Camileri (insanşarla) dolu (fakat kalpleri) hidayetten boş olacaktır. O zamanın fıkıh alimleri, göğün gölgesinin altındaki fa- kihlerin en şerlileridir, fitne onlardan çıkıp (yine) onlara dönecektir."
Sabig isimli bir adam Medineyi Münevvere'ye geldi ve Kur'an'ın müteşabih ayetlerinden sormaya başladı. Hz Ömer (ra) onu yanına çağırttı, bir yandan da onu dövmek için hurma dallarından hazırlattı ve ona "Sen kimsin?" diye sordu. O da "Ben Abdullah Sabig" dedi. Hz. Ömer'de (ra) "Ben de Abdullah Ömer" dedi ve dallardan birini alarak ona vurdu. O kadar ki, kafasını kanattı.
O zaman o ; "Ya Emirel müminin! yeter, kafamda bulduğum (yanlış fikirler) gitti" dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer (ra) onun memleketine gitmesine izin verdi ve orada vali olan Ebu Musa el-Eşari'ye (ra) "müslümanlardan hiç bir kimsenin onunla oturmamasını" emreder mahiyette bir mektup yazdı. Ebu Osman Nehdi (ra) "Bu emir üzerine biz, yüz kişi bir arada iken Sabig gelse hemen o meclisi terkederdik" der.