Evet, yalnız ülkem, canım ülkem, Türkiyem 15 Temmuz akşamı çok büyük bir badireyi geride bıraktı. Türk Silahlı Kuvvetleri içine çöreklenmiş bir kesim tarafından yapılmak istenen “darbe” girişimi Allah’ın izniyle sonuçsuz kaldı. Açıkçası milletimiz “TÜRK MİLLETİ DARBEYE DARBE YAPTI.”
15 Temmuz akşamı teşebbüs edilen darbe girişiminden, Mersin’den Antalya’ya doğru yaklaşık 6 saat süren yolculuğum tamamlandıktan sonra haberdar oldum. Gelen mesajları okuyup, TV kanallarını izledikten sonra adeta nutkum tutuldu. Türkiyemiz bir darbe ile yüz yüze idi.
İstanbul’da köprüler kapatılmış, Atatürk Havalimanı’na askerler el koymuş derken, bir de baktım TRT1’de titrek sesiyle sunucu hanımefendi darbe bildirisi okuyor. Sunucu ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağından bahsedince, evdekiler hastanede yatan yakınımızı göremeyecek miyiz diye sızlanmaya başladılar.
Ev halkı hiç darbe yaşamadıklarından, ardı arkası kesilmeyen sorulara muhatap oldum. Darbe olunca ne oluyor denilince ilk aklıma geleni söyledim. Örneğin canı sıkılan, sokaktan geçen askerler gelirler, evden alır giderler. Kimseye bir şey soramazsın, derdini anlatamazsın, baskı altında yaşarsın, sokağa çıkamazsın, özgürlük gider, demokrasi gider gibi sıralamaya başlayınca panik başladı.
Bu konuşmalar yapılırken, Başbakan Binali Yıldırım ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın milletimizi darbecilere karşı meydanlara çağırdığını izledim. Daha sonra darbeciler CNN Türk’ün yayını kesmiş, ancak ekranlardan milletin desteği duyulmuştu. Bu sırada da yine halkımızın desteği ile TRT yayınına zor bela başlayabilmişti.
Darbe girişimini kim yapmış diye hem düşen haberleri hem de televizyon kanallarında dolaşırken, artık iyice belirginleşmiş darbeciler vardı. Başbakan Binali Yıldırım’ın başlangıçta Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bir grubun kalkışması dediği olay, devletimizin en yetkili kişilerinin FETÖ/PDY tarafından yapılan bir darbe girişimi olduğu ifadelerine dönüşmüştü.
Devletimizin en üst yöneticileri meydanlara çağırıyorsa elbette bildikleri vardı. Bu durumda TÜRKİYE için gereken yapılmalıydı. Yol yorgunluğu ve uykusuzluğa rağmen üzerime düşeni yapıp Cumhuriyet Meydanı’na indim. Caddeler insan seli gibiydi. Bu selin farklılığı vardı. Her görüşten insanlardan oluşuyordu. Bozkurt işareti gösteren MHP’liler, CHP’liler, Recep Tayyip Erdoğan diyen Ak Partililer hep birlikte ölürüm Türkiyem söylüyorlardı. İşte ben de bunun için meydandaydım.
İnsan seli Cumhuriyet Meydanı’nda toplanırken bir yandan “asker kışlaya” diye slogan atıyorlar, bir yandan istiklal marşımızı söylüyorlardı. Ellerindeki Türk bayraklarını heyecanla, azimle sallıyorlardı. Açıkçası milleti meydanda görünce darbe girişiminde başarılı olamayacaklarını anladım.
Demokrasi nöbeti gerçekleştirilirken gelen haberler can yakıyordu. Özel Kuvvetler Komutanlığı’na helikopterlerle saldırılıyor, yetişmiş değerlerimiz şehit ediliyordu. Ankara semalarında F16’ların alçak uçuş yaptığı haberlerine, TBMM’nin bombalandığı haberleri eklenince çıldırmamak elde değildi. Yetmedi MİT binasında çatışmalar sabaha kadar sürüyordu. Genel Kurmay Başkanlığına ateş ediliyordu. Genel Kurmay Başkanı’nın, kuvvet komutanlarının rehin alındığı haberleri bomba gibi düşüyordu.
Gece sabaha yüz tuttuğu bir zamanda eve giriş yaptım. FETÖ/PDY denilen bir örgüt dini işlerle iştigal olduğuna göre, “nasıl olurda masum halka ateş edebilir, neden tanklarla insanların ezilmesini izlerler, askerlerimize, polislerimize nasıl saldırabilirler” gibi deli sorular ve bu soruların açtığı yoldan diğer sorular sabahın ilk ışıklarını bana zehir etti.
Ertesi gün akşama doğru olayın vahameti apaçık ortadaydı. Cumhurbaşkanı’nın, Genel Kurmay Başkanının ve diğer ilgililerin en yakınlarındaki kişilerin darbeciler arasında olduğunu öğrendik. Cumhurbaşkanımızın hayatına kast etme girişimi ise hainliğin zirvesidir.
Allaha çok şükür milletimizin feraseti ile darbe girişimi önlenmiş oldu. Yazımı Başbakan Binali Yıldırım’ın darbe gecesi yaptığı konuşmadan bir kısım ile tamamlıyorum: “Saygıdeğer vatandaşlarım, aziz milletim 15 Temmuz Cuma gecesi Türk demokrasisi için kara bir lekedir. Akşam darbe girişiminde bulunan paralel darbe çetesine karşı demokrasi nöbeti tutan asil milletin adı Türk milletidir. Milletimin bütün fertlerinin bayraklarıyla meydanlara koşan paralel terör örgütü çetesine karşı dimdik ayakta duran tüm vatandaşlarımın alnından öpüyorum. 15 Temmuz artık demokrasimizin bayramı olmuştur.”