Halil Demir

Halil Demir


TARİH VE COĞRAFYA BİLGİSİ OLMADAN DÜNYA VİZYONU OLABİLİR Mİ

15 Kasım 2018 - 00:02

Bu yazının sebebi, içerikte bulunan bazı soruların cevabının olmamasıdır. Kendimce önemli bulduğum bir konuyu harflere dökmeye çalıştım. İnşallah beğenirsiniz…

Yüksek lisans derslerimiz sırasında zaman zaman öğrencilerimizle ders dışında sohbetlerimiz olur. Yabancı öğrencilerimizin geldikleri ülkeleri tanımaya çalışırız. Türk ve Somali’den gelen öğrencilerimizin bulunduğu bir zamanda bir Dünya haritası üzerinde Somali’yi bizlere tanıtıyorlardı. Türkiye’nin Somali’ye yönelik yardımları da konuşuldu. Bir ara sohbet Somali ve bölgede bulunan ülkelerin içinde bulunduğu sorunlara geldi. Bu sırada Aden Körfezi ve çevresini inceledik. Söz illaki de Osmanlı İmparatorluğu’na geldi. Sonra Aden Körfezi’ne yakın coğrafyayı incelemeye devam ettik.

Sonra Kızıldeniz boyunca bulunan ülkeleri inceledik. Birden Basra Körfezi’ne yol aldık. Irak, İran ve yine malum Dünya olayları hakkında konuştuk. Haritaya bakarken gözümüz Afganistan’a takıldı. Üniversitemizde çalışan bir hocamızın Afganistan anıları aklıma gelmişken, tarihçi bir profesörün televizyonda anlattığı Afganistan’daki bir anısını aktardım. Tarihçi Hoca diyordu ki “Afganistan’a gittiğimde bizi bir köye götürdüler. Bir köylünün evine misafir olduk. Sofra hazırladılar. Afganistan’da değil de sanki Anadolu’da bir köydeydim. Zaman geçtikçe de ev sahiplerinin konuştuklarını anlamaya başlamıştım.” Bunun nedenini öğrencilerimize sordum. Cevap gelmedi. Afganistan’da da Türkler yaşıyor biliyor musunuz deyince şaşırdılar.

Bir gün lisans öğrencilerimize karpuz yetiştiriciliğini anlatırken “Kaşgarlı Mahmud’un yazdığı Divan-ı Lügat’it Türk’de karpuzun ismi ‘büken’ olarak yazıyor.” dedim. Sonra Kaşgarlı Mahmud kimdir? Kaşgarlılar kimlerdir? Divan-ı Lügat’it Türk nedir? Sorularını sıralayınca yine cevapsız kalmıştım.
Benim için çarpıcı olan bir başka örnekten bahsedeceğim. Bir grup akademisyen hocalarımızla sohbet ederken her zaman olduğu gibi ülke kurtarmaya girişmiştik. Konu Türkiye ve etrafındaki olaylara geldi. “Amerika’nın bölgede yapmaya çalıştıklarından ve İsrail’in güvenliğinin asıl önemli konu olduğunu söyledim.” Tarafıma yöneltilen soru ise ilginç ve şaşırtıcı idi. “Ne istiyorsunuz ABD’den? İsrail size ne yapıyor?” Ben de “Biz bir şey istemiyoruz ama hep onlar istiyor.” dedim ve ekledim: “İsrail’in hedefi Arz-ı Mev’ud. Anadolu’nun bir kısmı da bunun içinde. Arz-ı Mev’ud nedir biliyor musunuz?” Aldığım “Hayır” cevabı karşısında şaşırdım ve konuyu sonlandırmayı seçtim.
Evet, ne tarihçiyim, ne coğrafyacıyım, ne uluslararası ilişkiler uzmanıyım, ne de bu alanlarda öğrenciler yetiştiriyoruz. Ancak yaşadıkları dünyadan bihaber gençlikten bir gelecek olamayacağını biliyorum. Hepimiz aynı topraklar üzerinde yaşıyoruz. Güneydoğu’da yaşanan sorunların, kardeşçe yaşamamızın engellenmesinin sebebini bilmeden ABD’den medet bekleyerek sorunları çözemeyiz. Sorunlardaki İsrail ve İsrail rejimini savunanların katkısını bilmeden boş boş konuşmuş oluruz.

Açtığımız bir dünya haritası üzerinde Issık Göl, Talas, Balasagun bizlere bir şey hatırlatmalı. Türkistan şehri ve Hoca Ahmet Yesevi Anadolu için ne anlama geliyor az da olsa bir şeyler söyleyebilmeliyiz. İran toprakları içinde yapılanları Tebriz’i, Horasan’ı bilirsek anlayabiliriz. Haritada Özbekistan’ı görünce Semerkant’ı hatırlamazsanız Uluğ Bey’i de bilmezsiniz. Kerkük, Musul, Bayır Bucak diye duyduğunuz yerleri ABD gözü ile görmeye başlarsanız, bizim oralarda ne işimiz var demeye başlarsınız.
Mevlana’nın geldiği Belh şehri sadece dört kelime gibi düşünülürse Büyük Selçuklu Devleti’ni nereye koyacağız? Bakü’yü görünce Tebriz ile birleştiremezseniz tarihten kopmuşuz demektir. Yıllar sonra Nuri Paşa Azarbaycan’a niye gitmiş demeye başladığımızda geldiğimiz kökene ihanet etmiş olmaz mıyız?

Satırlar uzadıkça uzatmak mümkündür. Bir an önce sözün özüne geçmek gerekiyor. Türkiye sadece Anadolu coğrafyasından ibaret bir ülke değildir. Doğu Türkistan’dan Avusturya’ya, Kırım’dan Somali’ye Afganistan’a kadar çok büyük bir coğrafyada var olan bir Milletin günümüz temsilcilerindeniz. Bu bilincin ortaya konabilmesi için eğitim-öğretim aşamalarında gençlerimizin bilgilendirilmesi gerekiyor. Tarihimizi kısa kısa da olsa öğretmeliyiz. Mutlaka faydasını göreceğiz. Aksi halde TARİH VE COĞRAFYA BİLGİSİ OLMADAN DÜNYA VİZYONU OLAMAZ.

Nereden geldik, neredeyiz, nereye gideceğimizi bilerek yaşarsak aldığımız nefesin hakkını verebiliriz. Ülkemizi çok daha ilerilere taşıyabiliriz. Aksi halde ABD’den, AB’den medet bekleyen, günümüzde de bolca bulunan koca koca güya yetişmiş insanlarımız bizlere nutuk atmaya devam ederler.
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum