Bu yazı başta YÖK olmak üzere hiçbir kurumu ya da kişileri eleştirmek, zan altında bırakmak amacı taşımamaktadır. Sadece kendi bakış açımla gördüğüm aksaklıklar doğrultusunda katkı koymak amaçlanmaktadır.
100/2000 Doktora Burs Programı, Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen 100 öncelikli alanda 2000 doktora öğrencisine burs programıdır. Yükseköğretim Kurulu tarafından "Gelecek 10 Yıl İçin Güçlü Nesiller Yetiştirme" projesi olarak başlatılan bu program, YÖK Başkanımız tarafından bir mükemmeliyet ve prestij programı olarak görüldüğüne göre amacına yönelik uygulanıyor mu diye hemen kontrol edilmelidir.
Doktoralı insan sayısını artırması, kaliteyi daha da yükseltmesi, kamunun ve özel sektörün gelişme süreçlerine ciddi katkılar sağlaması bakımından, YÖK bu programı stratejik bir hedef olarak belirlemiştir. YÖK’ün internet sitesinde yer alan bilgiye göre ülkemizde 1000 kişiye 0.4 doktoralı insan düşerken, bu oran Çin'de, 2.2, ABD'de 1.7, Avrupa Birliğinde 1.5, Güney Kore'de 1.4, Kanada'da 1.2, Japonya'da 1.1’dir. Buradan anlaşılıyor ki Türkiye’nin doktoralı insan sayısını artırması için çok çalışması gerekiyor.
100/2000 Doktora Burslarının nasıl uygulandığının neden hemen kontrol edilmesi gerektiğinin sebeplerini yazmaya çalışacağım. Yazılanların değerlendirilmesi, bazı sorular ve bu soruların açılımında gelen diğer soruların cevaplarının “Gelecek 10 Yıl İçin Güçlü Nesiller Yetiştirme” projesine büyük katkılar koyabileceğini düşünüyorum.
-Belirlenen alanda bir burs programının açılabilmesi için en az üç doktora öğrencisinin başvurması ve sınavdan geçmesi gerekiyor. Eğer üç kişi olmaz ise o program açılamıyor. Açılamayınca da diğer başvuran öğrenciler burstan yararlanamıyor. Peki neden üç kişi? Bunun belli bir amacı var mı? Başvuranlardan sınavı kazananlar bu haktan yararlansa daha iyi olmaz mı?
-Burs programına başvuran akademik birim, belirlenen öncelikli alana uygun bir birim mi? Bu kontrol ediliyor mu? Ya da akabindeki soruyu yöneltelim: Doktora konusu öncelik alanla ilgili mi? Eğer öncelikli alanla doğrudan ilgili değil ya da zorlamayla alaka kurulmaya çalışıldıysa, beklenen sonuç elde edilir mi?
-İlgili mevzuatlar kapsamında enstitüler ve fakültelerde kadrolu olarak çalışan yüksek lisans ve doktora yapan araştırma görevlilerinin sayıları hızla azalmaktadır. TÜBİTAK projelerinde ve 100/2000 Doktora Burs Programı’nda öğrencilere kadrolular kadar olmasa da belirli ücretler ödenebilmektedir. Peki, bu öğrenciler araştırma görevlilerinin görev ve sorumluluklarını yerine getirebilirler mi?
-Araştırma görevlileri fakültelerde eğitim-öğretim süresince sınavların yapılmasında, uygulamaların yürütülmesinde asıl yükü taşıyanlardır. Bu açıdan bursiyerlerin ilgili mevzuattaki sorumlulukları nedir? Araştırma görevlisi gibi sorumluluk yüklenenlerden YÖK’ün bilgisi var mı? Araştırma görevlileri olmayınca eğitim-öğretim nasıl devam edecek?
-100/2000 Doktora Burslarına başvuru yapan öğretim üyeleri ile Anabilim Dalı başkanları arasında Program’ın uygulanması açısından iletişimsizlikler var. Bazı Anabilim Dalı başkanlarının bu program hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları görülüyor.
-Burs programına başvuracak öğrencilerin danışmanları kim olacak? Hazırlığı yapan öğretim üyelerinin bazılarının “Danışman ben olacağım ya da benim bölümde doktora yapmak zorundasın.” dediği ve hatta öğrencilerden imza alındığını biliyor muyuz?
-Burs programlarının ilan edilmesi ve başvurular için yeterli süre verilip verilmediğinin incelenmesi gerekiyor. Bana göre başvuran öğrenci sayısını etkilemektedir.
-Türkiye’de doktora eğitimi için yeterli sayıda öğrenci bulanamadığını düşünüyorum. Doktora mezunumuzun az olması da bunun bir göstergesi. 100/2000 Burs Programı öğrenci sayısının artmasını sağladı mı? İyi değerlendirme yapmak gerekiyor.
-Akademik alanlara göre değişmekle birlikte kaliteli lisansüstü öğrenci konusunda ciddi problemlerimiz var. Hele doktora aşamasında bu sorun daha da artmaktadır. Bunun da en önemli sebebi istihdam kaygısıdır. Evet, burs önemli bir kaynaktır ve değerlendirilmelidir. Ancak ülke koşullarımız da mutlaka göz önüne alınmalıdır. Örneğin tarım alanlarında kamuya atanamayan, özel sektörde iş bulamayanlar ağırlıklı olarak lisansüstü eğitim yapmak istiyor.
-Bana göre burs programına verilen burs miktarı araştırma görevlisi maaşı ile kıyaslanınca oldukça düşük kalıyor. Ücretin düşük olması kaliteli öğrencinin cezbedilmesi anlamında olumsuz bir etki taşıyor. Ücretler arttırılamaz mı?
-Doktora öğrencisi sayısının arttırılmasında hiç kuşkusuz akademik birimlerin talebi çok önemli. Yeterli sayıda öğretim üyesi olmasına rağmen doktora öğrencisi almamanın başka sebepleri de bulunuyor. Örneğin tezsiz yüksek lisans, uzaktan tezsiz yüksek lisans, ikinci öğretim gibi eğitim programlarının açılmasına dikkat edilmelidir. Ekonomik kaygı eğitim-öğretimin önüne geçmemelidir. Bunların yeniden yapılandırılması çok önemli.
-Belirlenecek öncelikli alanlara göre doktora yapan öğrencilerin hepsine ekonomik destek sağlanamaz mı?
Kısaca bazı sorularla incelemeye çalıştığım 100/2000 Burs Programı’nın amacına yönelik olarak yeniden incelenmesi gerekmektedir.