Hem yerelde hem de genelde “muhalefet kesimi”nin iktidarın yaptığı ya da yapmaya çalıştığı işleri sürekli kötülemeyi “muhalefet etmek” olarak görmesine alışamadım..
Bu tutumu eleştirdiğimizde bize gösterilen tepkileri görünce..
İyice anladım ki..
Bu kentte yaşayanların çoğu gerçekten tam “kasaba kafalı”..
Ne yaparsanız yapın..
Ne yazarsanız yazın..
Değişmiyorlar..
Gelişmiyorlar..
Ya da..
Değişmek ve gelişmek işlerine gelmiyor..
…
YAZILARIMIN ANA FİKRİ
Yazılarımda özellikle vurgulamaya çalıştığım “ana fikir” şu:
“Yılda 12 milyona yakın turist gelen bir yörenin, dünya standartlarında olması gerek..
Vizyonu daima geleceğe dönük olması gerek..
Ama maalesef Antalya’da muhalefet partilerinin temsilcileri..
İktidarın yaptığı ya da yapacağı her şeye ‘karşı çıkmayı’ muhalefet sanıyorlar..
Kafası çalışmayan..
Ya da siyasetçilerden beslenen bazı gazeteciler de buna alkış tutuyor..
Muhalefeti ‘haklı’ gibi göstererek, kafaları bulandırıyor..
Sonunda ne oluyor?
Antalya için yapılacak hizmet ya gecikiyor ya da çok pahalıya mal oluyor..”
…
BİRAZ DA KATKI KOYUN
Bu ana fikir ile yapılan ya da planlanan hizmetlere “bazılarının yaklaşımı”nı eleştirdiğimde, -örneğin- şöyle bir tepkiyle karşılaşıyorum:
- Biz muhalefet olarak, iktidarı alkışlamak zorunda mıyız?
- Antalyalıları küçük görüyorsan, bu şehirde ne işin var?
Vesaire vesaire..
…
Hayatım boyunca hiç kimseyi “küçük-değersiz-gereksiz” görmedim..
Bu nedenle..
Yazılarımı da hiç kimseyi küçük görmek, aşağılamak için yazmıyorum..
Sadece..
Antalya’da yaşayanlara..
Dünyaya ve yaşadıkları kente daha geniş bir açıdan bakması gerektiğini anlatıyorum..
Antalya’nın artık bir “kent” olduğunun farkına varmalarını istiyorum..
“Özellikle Eşgüdüm Kurulu, CHP ve onun gibiler şu ‘istemezük’ tavrından vazgeçmeli, proje üretmeli, en azından öneri getirmeli” diyorum..
Benim haklı olup-olmamam o kadar da önemli değil..
Baksınlar, bu kente yapılan ve yapılacak iyi şeyleri görsünler yeter..
Önemli olan, çocuklarımızın ve torunlarımız da yaşayacağı Antalya’nın, gerçekten “daha iyi yaşanabilir bir kent” kimliği kazanmasıdır..
Buna kim katkı koyarsa ellerinden öperim..
…
Ama, bazılarının tepkileri beni umutsuzluğa itiyor..
Bu arkadaşlarım, yazının bütününü hiç görmüyor..
İçinde sadece kendilerinin (veya tuttukları partinin) eleştirildiği cümleye ve kendi “dar” görüşlerine takılıp kalıyorlar..
Bu da yetmiyor, “itibarsızlaştırmak” için sinekten yağ çıkartıyorlar..
Yazık..
…
KENTLEŞMENİN BEDELİ
Yine söylüyorum..
Yenilikleri yapmak da, uygulamak da kolay değil..
Yeri gelecek gürültüye ya da ulaşım tıkanıklıklarına katlanmak zorunda kalacaksınız..
Evet, “rahatımız” bozulacak zaman zaman..
“Rahatlık” alışkanlığımızı terk etmek de kolay değil, biliyorum..
Ama..
Eğer Antalya’da yaşamak istiyorsanız..
“Sürekli büyüyen bir kentte” yaşamanın da bir bedeli olacağını bilmelisiniz..
…
Şuna bir karar verin artık:
Tuttuğunuz parti mi önemli, yoksa Antalya’ya yapılan ve yapılacak hizmetler mi?
“Geçmiş”ten ders alın da “muhalefet etmeyi” öğrenin biraz..