Bismillahirrahmanirrahim
Kânûni Sultan Süleyman Han zamanında, onun komutasında Osmanlı ordusunun Viyana kapılarına dayanması, fethin gerçekleşmeyişinin sebebleri ve sonraki dönemlerde Osmanlı aleyhine olan gelişmeleri tarih yazdı yazmasına ama ecdad'ın yazdığı tarihi torunları okumayınca o tarih tekerrür etmekten geri durmuyor malesef.
Kahvesinin ve kahpesinin bol olduğu anadolu topraklarından hatırlı ve satırlı bir çok âdem gelip geçmiştir. Her ne kadar cinsiyeti erkek olsada, adam olamadıkları için "bacımsın" denilecek kaptanlarla dolu olan dünyanın yuvarlaklığındanmıdır bilinmez ama iki türlü kaptan olduğu kesindir.
Bunlardan birisi hakiki kaptan, diğeri ise "dümen" çeviren kaptan. Hayatı dümen olan olan kaptanların rotasınada güven olmaz.
Rotayı şaşıran ve şaşırtanlar, az sonra ifade edeceğim gibi namusun. ırzın, ümmetin ve vatanın çiğnenmesine sebeb olmuşlardır.
Bir su damlasından bile kıskanılan manevi değerlerin, sağnak yağmur altında ıslanmasına sebeb olmuşlardır.
Bu makalemde rotanın şaşırılmasına sebeb olan bir çok maddeden sadece iki tanesini yazmaya gayret edeceğim. Zira bu iki maddeden sebeb Osmanlı Viyana'ya elveda demek zorunda kalmıştır.
Bu iki maddeden birisi asbiyyet (ırkçılık) diğeri ise insanlığın değişmez başbelası olan hased dir. Asabiyyet zehirinin panzehiri, milletin ümmet şuuruna ulaşmasıyla müessir olur. Hased ateşinin düşmesi ise gıptaya bağlıdır.
1. VİYANA KUŞATMASI
Aslında bu makalemizin can alıcı noktası, ne Kânûni, nede bir başkasıdır. Üzerinde durulması gereken meselede, 1. değil 2. Viyana kuşatmasıdır. Kilit nokta ise Merzifonlu Kara Mustafa Paşadır.
Fakat Kânûni'nin gönderdiği elçilerin başlarını keserek bir sepet ile o başları Kânûni'ye gönderen ve Kânûni'nin Mohaç da bunun hesabını sorduğu barbar Yanoş'u da unutmamak lazımdır.
Bugün Mohaç'da, elindeki pazar filesinin içerisindeki kesik başlarla çirkin bir surette resmedilen Kânûni'nin hemen yanıbaşında, elinde bir gül ile heykeli dikilen Yanoş, Avrupanın barbarlık edebiyatı yapmaya devam ettiğinin en açık delillerinden sadece birisidir.
Yani biz yenince katliam, onlar yenince zafer oluyor!
Yapılan zulümlere dur demek ve barbar avrupalılara bir gözdağı niteliğinde olan 1. Viyana kuşatması için Kânûni Sultan Süleyman Han 120.000 kişilik ordusuyla Budin'den harekete geçtiğinde tarih 1529’u gösteriyordu.
Yeni fethedilmiş Macaristan’da İslam idaresi tam olarak yerleşmeden, Viyana'nın alınmasıyla askerin geniş bir alana yayılması stratejik olarak hatalı olacağından, Kânûni Viyana'ya sadece gözdağı vermekle yetindi. (Devam edecek...)