Ali Haydar ÇETİNTÜRK

Ali Haydar ÇETİNTÜRK


GEZİ PARKI OLAYLARI (3)

20 Ağustos 2016 - 00:01

Bismillahirrahmanirrahim
Tarih de olduğu gibi her asırda vatan hainleri mevcuttur. Seni tarihe gömmek isteyenlerin küreğine sap olma.

YÖNETİCİLER
Peki halkı yönetenlerin hiç mi suçu yok? Bu sorunun cevabı, gezi parkında sabahlayan ve kendilerine nükteli olarak ‘’çapulcu’’ ismini veren göstericilerin penceresinden bakıldığında kalbi kırılmış dargın gönüllüleri karşımıza çıkarıyor.
Hiç kimse lâyüsel (dokunulmaz) değildir. Fakat üslup farkı vardır insanlar arasında. Mesela; Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz, risalet görevi ile birlikte aynı zamanda Medine site devletinin başkanıydı. Yaratılış itibarı ile âli İmran suresinin 159. Ayet-i kerimesinin haber verdiği gibi yumuşak bir mizaca sahipti. Ve ayet, bu yumuşaklığın Allahu Teala tarafından bahşedilmiş bir nimet olduğunu haber veriyordu bizlere. Fakat tahrim suresinin 9. Ayet-i kerimesinin ifadesince yerine göre de sertlik ile de emrolunmuştur.
İmam-ı Rabbani nin (Kuddise Sirruhu) buyurduğu gibi Rasulullaha (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sertliği ve yumuşaklığı emreden Allah (Celle Celaluhu) , kalem suresinin 4. Ayet-i kerimesinde ‘’Muhakkak ki sen pek büyük bir ahlak üzeresin’’ buyurunca yerine göre yumuşaklığın, yerine göre de sertliğin güzel ahlaka dahil olduğu anlaşılmıştır.
Üslup tartışılabilir ama, üslubun sertliğinden sebep memleketi ateş topuna çevirmek isteyenler bir kez daha düşünsünler ve Numan ibn-i Beşir’in (Radıyallhu Anh) rivayet ettiği buhari hadisinde kamu hakları ihlaline mevzu bahis edilebilecek ‘gemi delme’ hadisi şerifinde olduğu gibi, beraber yolculuk yapılan geminin delinmesine asla müsaade edilmeyeceğini bilsinler. Buna yöneticiler müsaade etse bile, üzerine idrarlarını yaptıkları o kapalı bayan ile ayakkabılarıyla içine girdikleri caminin cemaati izin vermez.
Hak aramanında bir yolu yordamı vardır. Yoksa insan hak ararken haksız duruma düşebilir. Yakın tarihimizde cennet mekan sultan Abdülhamit’in tahttan indirilmesi ile sonuçlanan 31 mart vakası, bu olaylara ne kadar benziyor bilemem ama, olayların başladığı yer, sebebler ve faiz lobisinin arzuladığı netice olarak birbirine benzerlik arz ettiği aşikardır.
Neye direndiklerini kendilerinin de tam olarak bilmediği fakat, ‘’sonucu ne olursa olsun direnişe devam’’ diyen sorumsuzları tahrik eden satılık kalemlerin, halka karşı sorumlu olduklarını hatırlayacağı zaman bir gün muhakkak gelecektir. Çünkü kalem kılıçtan daha keskindir. Kılıç erbabı olan Hz. Ali ye (Radıyallahu Anh) nisbet edilen sözde şöyle buyrulur; ‘’kılıçların (mızrakların) açtığı yaraların ilacı vardır, fakat lisanın açmış olduğu yaraların ilacı yoktur’’. Demek ki dil çok keskin bir kılıçtır. Kalem de sinenin tercümanı olan lisanın silahı olduğu için kalem de kılıçtan keskindir. ‘’Alimlerin mürekkeplerinin şehitlerin kanları ile tartıldığı’’ sözü boş yere söylenmiş bir söz değildir.
Ne mutlu mürekkebiyle insanları hidayet ve itidal’e yürüten kalem sahiplerine! Eyvahlar olsun kalemlerinden dalalet ve infial kusan cehli mürekkeplere. Her firavunun bir musası olduğu için, Habillerin kabillerden korkmasına gerek yoktur. Sakar gölleri aşacak gemilerin dümene ihtiyacı vardır. Tıpkı 40 yıl evvel ezberlediğim, kaynağını hatırlayamadığım şiirin bir bölümünde vurgulandığı gibi; Geniştir ölçülmez feleğin çölü Karşımda her diri, söylenen ölü Pek güçtür geçmesi bu sakar gölü Dümensiz gemiye binenler bilir.
Satılmış kalemler belki dümeni elinden alınan yıldırım Bayezidi ve bursa nın altını üstüne çeviren Moğol istilasını okumamış olabilirler fakat, ‘’ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz’’ sözünde adı geçen Bağdat ın anasını ağlatanların maksatlarını bilmemeleri asla mümkün değildir.
İnfiale sebep olan kalemşörler, yazılarını sorumsuzca karalıyorlarsa bunun adı cehalettir. Şayet bilerek yazıyorlarsa bunun adı hıyanettir. Ve bu millet hainleri asla affetmezler.
Açılan pankartlardan birisiyle yazımı noktalıyorum; ‘’Anlayana toma, biber, gaz, anlamayana Tunus, cezair, fas’’.
Vesselam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum