Bismillahirrahmanirrahim
‘’Halk ayıldı, imam bayıldı’’ pankartını taşıyanlarla, izmirde sabah namazına giden cemaati taciz edenlerin nush ve tekdir den anlayacaklarını zannetmiyorum. Fakat, Taksim güvertesinde gitar çalan gençlere yapılacak nasihatin belki faydası olabilir düşüncesiyle diyorumki; Ey gençler, sizler ‘’bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine’’ efkarıyla bestelerinizi terennüm ederken, marjinallerin bindiğiniz gemiyi delmeye çalıştıklarını görün lütfen.
İtilaf da (birlikte) rahmet, ihtilaf ta ise zahmet vardır. Tarih, şerde ittifak edip, hayır da ihtilaf eden bedbaht ümmetlerin makberleri ile doludur.
Tarihin verdiği haber doğru ise, Tarık b. Ziyad’ın gemileri yakarak çıktığı ispanyada daha sonra kurulan Endülüs emevi devleti, Müslümanların ihtilafı sebebiyle tarihin mezarlığına insafsızca gömülmüştür. İnsafsızca diyorum çünkü Aragon kralı ferdinand ile kastilya kraliçesi 1. İsabel’in evlenmesi ve ordularının birleşmesiyle (yani şer ittifakıyla) ve Abbasilerin hilafeti ile Fatimilerin istiklalini ilan etmesiyle ilk kez 3 halife çıkaran ve başsız kalan İslam alemi, bölünüp parçalandıktan sonra yutulan endülüsü seyretmek zorunda kalmıştır.
Ancak, tarihin üzerinde ittifak ettiği netice şudur; Kurtuba ve diğer yerlerde olduğu gibi özellikle Gırnata meydanında başta alimler olmak üzere birçok Müslüman, bir milyon civarında el yazımı eserlerle beraber cayır cayır yakılmış ve şehir meydanlarında Müslümanların ırz ve namusları kirletilmiştir.
Cevdet paşanın dediği gibi ‘’Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir’’ sözünün mucibince ihtilaf ve kalleşliğe bir misal daha vermek gerekirse aklıma ilk gelen isim, defalarca hainliğine rağmen karamanoğullarından İbrahim beyi bir çok kere affeden veli mizaçlı 2. Bayezid dir. Ne zaman yüzünü batıya çevirse, dışarıdan aldığı destekle karamanoğlu İbrahim bey tarafından arkadan vurulmuştur. Taki Yavuz sultan Selim sırtını batıya, yönünüde Ortadoğu ya çevirip, babasının defalarca affettiği İbrahim beye hak ettiği cevabı verinceye kadar.
Osmanlı şiirimden bir bölüm; ………..
Nasıl geçtin çölü hey gidi Yavuz
Ne harita vardı nede kılavuz
Dünya meskenindi Akdeniz havuz
Cihan kazan sen kepçeydin Osmanlı
Şimdi yunan diyor ege de bizim
Ne adı var dünyanın ne Akdeniz in
Medine de, Mekke de kalmadı izin
Yok etmek istiyorlar seni Osmanlı