Efendimizin (sav) müşriklerin yanında islamdan önceki en büyük vasıflarından birisi, EMİN sıfatı idi. Müşrikler ona (sav) Muhammedül Emin diyorlardı. Ve islamdan sonrada inanmadıkları halde emanetlerini yine ona (sav) teslim ediyorlardı. Yani Rasulullah (sav) annesinin adı ( ÂMİNE ) gibi inanan, inanılan, güvenilen ve düşmanlarının bile emniyet hususunda önünde saygıyla eğildikleri ( EMİN ) birisiydi. Hicret ederken bile yanındaki emanetleri sahiplerine vermesi için hz. Ali'yi (ra) yerine bırakması onun (sav) ne kadar güvenilir ve emin biri olduğunun delillerindendir.
Heyhat! isimlerin ve sıfatların sûrette kaldığı 21. yüzyılın hakiki emin, emine ve âmineleri hani nerede?
Efendimiz (sav) ''gerçek müslüman, diğer müslümanların elinden ve dilinden kurtulup ( emin ) olduğu kimsedir'' (4) buyurduğu halde, dost denildiğinde sırtını, arkadaş dendiğindede kulağının ardını gösterenler çoğalıyorsa, bu, okulu yok ama mezunu çok olan kahpeliğin kol gezdiği anlamına gelir. İnsan vicdan sahibi olursa, ne kol gezen kahpelik, nede kolluk güçleri kalır.
İman, eman ve emânetten yoksun olanları polisler korkutamaz. Çünkü imanın zedelenmesiyle emniyette zedelenir. Bunun en büyük sorumlusuda yine insanın bizzat kendisidir. Zira, hırsız girmesin diye camı, kapıyı kapatanlar, tv ve internet'e gönül kapılarını sonuna kadar açtıkları için, imanlarına bulaşan virüs, emniyet pencerelerinin kapanmamasına sebep olmuştur.
Binâenaleyh böyle yetişen bir nesil, şeytanın bile eline su dökemediği vicdan'ı ve merhamet'i olmayan bir nesil haline gelmiştir. Şuda bir gerçektir ki, en emin olunan beldelerde bile emniyet lazımdır. Zira Rabbimizin (cc) ''bu emin olan belde ( Mekke ) ye yemin olsunki'' (5) sözleriyle Mekkenin, haremin emniyetinden bahsedilmiştir.
O zaman nerede insan varsa, orada muhakkak emniyetin tesis edilmesi lazım gelir. Buda kâmil manada ancak islam toplumunda vuku bulur. Çünkü hadler ve kısaslar, kalbindeki takvanın, fucûruna mağlub olduğu insanları firenleyen en önemli etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Yoksa, hapishaneyi yatakhane ve aşevi olarak görenlerin suç işlemesi kadar doğal birşey olamaz.
İnsan, hayatın hiç bir sahasında emniyetten hâli olamaz. Zira ''atalarına kavuşmak istiyorsan hızlı, çocuklarına kavuşmak istiyorsan yavaş'' sloganıyla insanlara otoyollarda emniyeti hatırlatanlar, ''hatalı sollama hayata el sallama'' sloganıylada emniyetin yaşam ile ölüm arasında çok büyük bir nimet olduğuna vurgu yapmışlardır.
Göz bir nimettir, kulak bir nimet, el, ayak, sağlık ve sıhhat hepsi birer nimettir.Fakat bu nimetlerin muhafazası için gerekli olan emniyet nimetinide unutmamak lazımdır.