Son günlerin çokça konuşulan kelimesidir savaş, Türkiye’nin Afrin’desavaşa girmesiyle bu kelime Türkiye gündeminde yer aldı.
Fakihler: Savaşı İslam ülkesini ve Müslümanların güvenliğini tehdit eden ve Cenabı Hakk’ın bütün insanlığın mutlak yararını gerçekleştirmek için İslam dininin insanlara ulaştırılmasını engellemeye çalışanlara ve buna karşı çıkanlara bu davaya engel olanlarla mücadele etmenin ve bu uğurda bütün çabayı göstermenin nihai çaresi olarak algılamaktır.
Allah yolunda ve uğurunda savaş olarak değilde cihat olarak değerlendirilir. cihat da Allah’ın dinini yer yüzüne hakim kılmak ve onun ismini bütün insanlara ulaştırmaktır.
Savaş insanlık tarihi kadar bir geçmişe sahiptir. Doğal bir gelişmedir. Dolayısıyla, İslamiyet’te sömürü ve zulmü ortadan kaldırma, insanların huzurunu temin etmek için her türlü ahlaki mücadeleyi yapmak her Müslümana farzı kifayedir. Çünkü ayeti kerime de hüküm yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın denilmesi farz olarak kabul edilir.
Eğer Allah insanların bir kısmıyla diğerlerini savuşturmasaydı dünyanın düzeni bozulurdu. (Bakara 251)
Eğer Allah bazı insanları diğerleriyle savmasaydı manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah’ın ismi çokça anılan mescitler yıkılır giderdi.(hac 40) Bu ayetlerden de anlaşıldığı gibi bazı zaman ve zeminlerde bir Müslümanın savaş düzeni alabileceğini ve kâfirlerle,zalimlerle savaşabileceğini göstermektedir.
Resul Ekrem (SAV) ganimet elde etme veya kahramanlık duygularını tatmin etme veya şöhrete ulaşma kaygısı ile yapılan savaşları reddetmiştir. Aynı zamanda savaş fikrinin hangi zemine oturması gerektiğine işaret etmiştir.
Kuran’ın hukuki düzenlemelerle ilgili temel özelliklerinden biri olan tedricilik ilkesi doğrultusunda savaşla ilgili hükümler bakımından bir gelişim sürecinin yaşandığını görmek mümkün, Mekkeli Müslümanların işkencelere rağmen Müslümanların sayısının ve gücünün azlığından dolayı Mekke döneminde savaşa izin verilmemiştir.
Size savaş açanlarla Allah uğurunda sizde savaşın, fakat aşırılığa sapmayım (bakara 190)
Saldırıya uğratılması halinde savaşı farz kılan bu emir önceleri sadece Kureyşlilere yönelikken daha sonra Müslümanlar aleyhinde onlarla işbirliği yapan ehli kitabı ve bunlarla beraber olunca da düşman niteliği taşıyan herkesin kapsamına almıştır.
Evet, bu ayeti kerimeler ve hadislerden yola çıkarak bugün Müslümanların aleyhine Müslümanların topraklarında ve sınırlarında yapılan tüm saldırılara karşılık vermek İslami bir dava İslâmibir erdemlilik ve bir vazifedir. bundan dersler ve ibretler çıkarmak hepimizin vazifesidir.
Yine İslam adına savaş yapıldığı zaman siviller, yaşlılar,kadınlar ve çocuklara da dokunulmamalıdır, bunlarada hassasiyet gösterilmelidir o zaman inşallah Müslümanlar nihai hedeflerine varmış olacaklardır.
Cenabı hak Müslümanları zalimlerin, kâfirlerin, fâsıkların, münafıkların, din düşmanların, hainlerin, yerli işbirlikçilerin şerrinden muhafaza etsin. Allah ülkemize birlik beraberlik ve kardeşlik duygularını nasip etsin.