Abdülkadir AĞLAMAZ

Abdülkadir AĞLAMAZ


ADALET

04 Temmuz 2017 - 00:01

    Bugünlerde çokça zikir edilen bir kavram vardır.o kavram ki, adalet kavramıdır. bana göre bu çok önemli bir meseledir. Allah zalimlerin eliyle bile ayetlerini  be dinini  yeryüzüne yayabilir.
    Allah'ın kitabına Allah'ın Resul'üne ve müminlere mesafeli olanlar ellerinde ayet meallerini alarak Allah adaleti emreder( Nah Suresi) ndeki bu ayeti bütün insanlara göstermektedirler.

     Cuma günleri hutbenin sonunda okunan Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, akrabaya bakmayı emreder hayasızlığı, fenalıığı ve haddi aşmayı yasak eder, tutasınız diye size öğüt verir.( Nah Suresi)
      Şüphesiz bu ayeti kerime müminler arasında hakkıyla uygulansa bütün İslam  alemi içindeki fitneler, ihanetler, vurdumduymazlıklar neme lâzımcılıklar  hepsi yok olup, buhar olup gidecek, ama Müslümanlar bu ayeti gereğince yaşayamamaktadırlar ve Bu ayet sadece söylemde kalıyor ve Müslümanlar bu ayetleri hayatlarına tatbik etmekte aciz kalıyorlar.

     Konumuzun özüne dönersek bugünlerde adaletten bahsedenler daha önce kendileri zülmün önde gidenleri iken masum Müslümanlar linç edilirken, dindar iktidarlar alaşağı edilirken, başörtülü kardeşlerimiz üniversite kapılarında ikna odalarında İkna edilmeye çalışılırken, başörtülü olanların başörtülerini çekilerek, zülm ediliren eziyet edilirken imam hatiplerin üniversitelere girmemesi için elinden geleni yapanlar Müslümanları fişleyenler, Madımak suçluları diye yıllardır dindar insanları hapishanelerde ve zindanlarda tutanlar, bugün ellerinde pankartlar alarak sokaklara çıkarak adalet istiyorlar. Adalet belli zamanlar için lazım değil adalet her zaman herkes için her yerde lazımdır. Dün bu adaletsizliğe alkış tutanlar bugün sokaklara çıkıp adalet istiyoruz naraları atmaya hakları yoktur. Dün Müslümanları zindanlara atanlar; Ordu'dan dindarları tasfiye edenler ve Müslüman sermayeye yeşil sermaye deyip zenginleri kodeslere dolduranlar  bugün adalet pankartı altında ezilmektedirler. ama ezildiklerini bilmiyorlar ama ezildiklerini göremiyorlar ama yıllar yılı insanlara Müslümanlara eziyet ettiklerini zülm ettiklerini hakaret ettiklerini maalesef unuttular, bugün sokaklara çıkanlar aslında adalet için çıkmadılar, 15 Temmuz'u unutturmak için ve Türkiye’de kaos çıkarmak için ve Türkiye’nin ilerlemesini istemeyen zalim vatan haini terörlerle beraber olup bu ülkeyi kaosa sürüklemek için terör örgütlerin sözcülüğünü yapıyorlar. Ama farkında değillerdir.

   Adaletten yoksun adaletin a sından  bir haber olanlar adalet istiyoruz hokkabazlarına alkış tutuyorlar, lezbiyenler, fetoculer, PKK cılar hepsi bir olmuşlar bir Pinokyonun arkasından yürüyerek Pinokyoyu alkışlıyorlar, Pinokyo çok güzel şeyler yaptığını düşünüyor ve hindiler gibi kabarmaya çalışıyor halbuki bunlar tek bir amaç tek bir gaye ve tek bir hedef güdüyorlar. Türkiye'de huzurun Türkiye’de refahın Türkiye’de gelişmişliğin olmaması için var güçleriyle çalışıyorlar.
Adil-i mutlak olan Allah, zalimlerin yaptıklarından asla gafil değildir ve zulüm ve ihanet edenler, şüphesiz İlahi adalet önünde hesaplarını en ince teferruatına kadar vereceklerdir.
Yine başka bir ayet-i kerimede zalimlere değil taraftar olmak, onlara kalben meyletmenin ve zulümlerini hoş görmenin bile ne kadar tehlikeli olduğu şöyle anlatılır:
“Zulmedenlere meyletmeyin, yoksa ateş (cehennem azabı) size dokunur.”( Hud, 11/113)
Bir ayet-i kerimede de,

“Muhakkak, Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.”(Nisa, 4/58)
buyurulur. Burada dikkat çekici bir nokta, adalet konusunda “müminler” denilmeyip “insanlar” denilmesidir. Buna göre, dost ve düşman ayırt edilmeksizin herkese adaletle muamele etmek gerekmektedir.
Nitekim şu ayet-i kerime de aynı hakikati ders verir:
“Kim zerre kadar hayır işlese onu (karşılığını) görecek. Her kim zere kadar şer işlese onu (karşılığını) görecek.” (Zilzal, 99/7-8)
İslam’da adaletin önemli esaslarından biri de, birisinin hatası ile başkalarının, akraba ve dostlarının, milletinin ve devletinin sorumlu tutulamayacağıdır. Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim'de;

“Hiçbir günahkâr, başkasının günahını yüklenmez.”(Fâtır, 35/18)
buyurur. Herkes kendi günahının cezasını çeker. Cinayeti kim işlemişse, cezayı da ancak o çekmelidir ve çekecektir. Şu var ki, bir insan bir başkasının günah işlemesine sebep olmuşsa, bu durumda hem günahı işleyen, hem de o günaha sebep olan kişi ceza göreceklerdir.
Cenab-ı Hak, kullarının birbirlerinin hukuklarına tecavüz etmemeleri için Kur’an-ı Kerim’de birçok sınırlar belirlemiş ve bunları “Allah’ın hudutları” diye tanımlamıştır. Bu sınırları aşanların zalim olacaklarını ve İlâhî azaba uğrayacaklarını, tehdit ile, ders vermiştir.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum