Geçtiğimiz günlerde Saklıkent’teki TÜBİTAK Gökyüzü Gözlem Şenliği’ne katılan Ege Üniversitesi’nden emekli Prof. Dr. Tunca, ışık kirliliğinin yarattığı sorunlara ve bu sorunlara karşılık alınması gereken önlemlere ilişkin Gazete Bir muhabirine açıklama yaptı. Öncelikle ışık kirliliğinin ne olduğunu bilmek gerektiğini belirten Prof. Dr. Tunca, bunu ışığın yanlış yerde, yanlış yönde, yanlış zamanda ve yanlış miktarda kullanılması olayından kaynaklanması olarak tanımladı.
Gökbilimine zararı büyük
Uzmanlık alanı Astrofizik olan Prof. Dr. Tunca, Antalya’da özellikle eğlence mekanlarındaki lazerlerin yol açtığı kirlilik için yoğun çaba gösterdiklerini belirtti. Işık kirliliğinin ve lazerlerin Gökbilimine karşı yarattığı sorunlara değinen Prof. Dr. Tunca, “TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’ne zararları çok büyük oluyor. Mesela çok önemli bir gözlem sırasında önümüzden lazer geçebiliyor. O an her şey bitiyor” dedi.
Yasağı kimse dinlemiyor
Eğlence merkezlerinde sorun yaratan lazerlerin yerlerini tespit ederek yerel yönetimlere bildirdiklerini kaydeden Prof. Dr. Tunca, yerel yönetimlerin bu mekanlardaki lazerleri kapattırdığını ancak işletmelerin yeniden açtıklarını vurguladı. Prof. Dr. Tunca ışık kirliliğinin bilimsel anlamda yapılan çalışmalara çok büyük zararı olduğuna dikkat çekerek, “Lazerlerin gökyüzünü taramasının ne anlamı var, ben bir vatandaş olarak bilemiyorum. Reklam aracı mıdır, nedir çözmüş değilim. Uçakların olumsuz etkilenmesiyle lazerleri yere doğru yatırdılar ama bize her zaman olumsuz etkisi var” diye konuştu.
Gökyüzü ışıl ışıl ama..
Işık kirliliğinin astronomlara etkisine de değinen Prof. Dr. Tunca, gökyüzüne kaçan ışıkların atmosferdeki parçacıklarla gökyüzünü aydınlattığını anlattı. Prof. Dr. Tunca, bu aydınlatmanın kentlerde kimsenin doğru düzgün yıldızları görememesi anlamına geldiğini açıkladı. Prof. Dr. Tunca, şöyle devam etti: “Antalya taraflarına baktığımız zaman gökyüzünün aydınlandığını görüyoruz. O genelde sokak ve yol aydınlatmalarından uzaya kaçan ışık demektir. Türkiye’de uzaya kaçan ışığın çok ciddi boyutlarda olduğunun hesapları var.”
Aşırı ışık doğayı bozuyor
Prof. Dr. Tunca, ışığın yanlış yönde, yanlış miktarda, yanlış yerde ve yanlış zamanda kullanımı örneklerini sırasıyla şöyle açıkladı: “Trafikte karşı yönden gelen araçların uzun farları yakarak ışığı insan gözüne doğru yönlendirmesi, ışığın yanlış yönde kullanımına örnek gösterilebilir. Parklardaki karpuz şeklindeki armatürlerin hepsinin alttan bağlı olduğunu düşündüğümüzde bu ışığın yüzde 50’sinden fazlası uzaya kaçıyor. Yanlış miktarda ışık kullanılmasında örneğin basit bir alan aydınlatması için bunun gibi bol miktarla projektörle aydınlatma yapılıyor.”
Yeşil ışık ağaç kurutuyor
Bunların yanı sıra göçmen kuşların ve yaban hayvanlarının ışıktan olumsuz etkilenerek doğal yaşamlarını değiştirdiklerini iddia eden Prof. Dr. Tunca, “Örneğin Amerika’da göç eden kuşlar gökdelenlerin tepelerindeki aydınlatmalardan dolayı tepede dönüyor, sabahleyin yerde ölülerini görebiliyorsunuz. Yeşil ışıkla aydınlatılan ağaçların ise fotosentezini olumsuz etkiliyor. Geçenlerde çınar ağaçlarının bu nedenle kuruduğu haberini gördük” şeklinde konuştu.
Gündüz sokak lambası
Tüm bunların dışında yanlış yerde kullanılan ışıkların da olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tunca, örnek olarak Caretta Caretta kaplumbağaların bulunduğu kumsalda kullanılan ışıkların onlara zarar verdiğini dile getirdi. Prof. Dr. Tunca, yanlış zamanda kullanılan ışıklara ise şehirlerde otomatik aydınlatmaya bağlı lambaların gün ışığında da yanabilmesi örneğiyle yanıt verdi. Prof. Dr. Tunca, bu tür kullanımların doğal hayata ve ekonomik dengeye büyük zarar verdiğinin altını çizdi.Işık doğru şekillerde kullanıldığında bu kayıpların olmayacağı konusunda uyaran Prof. Dr. Tunca, ekonomik olarak da birçok kazanç olacağını aktardı.
Yasal düzenleme tozlandı
Konuya ilişkin aydınlatma yönetmeliklerinin bakanlıklarda yayınlanmak üzere 10 yıldır bekletildiğini hatırlatan Prof. Dr. Tunca sözlerini şöyle tamamladı: “Kent yaşamında çok fazla ışığın görkemli olduğu ve çok beğenildiği söyleniyor ama gece saat 24.00’ten sonra bakıyorsunuz, caddedeki bütün dükkanlar ışıl ışıl. Bu ışıkların kimseye yararı yok. Yönetmelik yayınlansaydı bu dükkanların vitrinlerindeki ışıklar yüzde 60 civarı azaltılacaktı. Yani nereden ele alırsanız alın ışık kirliliği çok kötü bir şey. Bunun çözümü için herkes kapısının önünü süpürecek.”